Dönüm noktanız olabilir! -Kafama sıkmıyorsam silahım olmadığı içindir. Pessoavari bir cümle ile giriş yaptıktan sonra kitap hakkında düşüncelerime gelecek olursak, okumamış olmayı dilerdim, bu kitabı okumuş olmak, hayatımdaki en büyük trajedilerden biridir: Çünkü onu bir daha asla ilk kez okuyamayacağım. Tıpkı Pessoa'nın “Mr. Pickwick’in
Diyanete Ait 2 Kitap Sipariş Sitesi
yayinsatis.diyanet.gov.tr/giris m.diyanetvakfiyayin.com.tr Bu iki sitede Diyanet'in yayınladığı kitapları inceleyebilirsiniz. Bazı kitapları aşırı uygun fiyata görürseniz şaşırmayın çünkü onlar eski basım olduğu için o şekilde yani başka bir sebepten değil bir de teşvik için tabii. Kitap kategorilerini ucuzdan pahalıya diye sıralarsanız uygun fiyatlı kitapları her kategoride görebilirsiniz. Ben bu sitelerden hediye amaçlı veya kendim için alışveriş yapıyorum ve memnunum aradığım içerikte kitapları rahatlıkla buluyorum. Özellikle çocuklar için olanlar konusu değerler eğitimi olmasa dahi gönül rahatlığıyla alınabilecek şekilde.
Reklam
YAŞAM TARZLARI SPOR OLAN BİR AİLE
Farkında mısınız, şu sıralar gündemimizde spor biraz daha ön planda. Filenin sultanları olsun , Fenerbahçe’nin genç yeteneği Arda Güler olsun bunlar sadece taze örnekler. Şimdi bahsedeceğim yetenek madalyalara doymamış, yenilmekle vazgeçmemiş,yenmekle yetinmemiş bir sporcu. Kimden mi bahsediyorum ? Durun biraz daha bahsedeyim, sizde tahmin etmeye
Günaydın 1000k nın minnoşları.Mutlu Pazarlar. ..
Ne o öyle bayat çokonat gibi uyanmalar. Diri olun, taze olun, canlı olun. .. Sana; mrb, slm, nbr gibi tek kelimelerle giriş yapılmaz. Yapılırsa fırıncı küreği ile döverler seni. Giriş yaptın mı: "Biliyorum ki ruhum son nefesle seninle cennete yükselecek." diyeceksin ki anlamı olsun. ..
Konu seçimi bu
Giriş kapısında oturuyorum binanın, binamızın, evimin, evimizin, bir yapının, her ne karın ağrısıysa başlanamayan bir hikâye değil bu,ya da anlatılamayan anlatı, söylenemeyen söylence, açıklanılamayanlar,açılması olanaksızlar, açılmamakta ısrarlı bir durumda değil durun durun bu kadar işte, hayır binanın önünde esiyordu sıcak hava. Sıcak mı, ılık mı? Bunu tartışmayalım sıcaktı. Dur olmuyor. Bina, sıcak, kediler, kahverengi entarisiyle kadın, iki köpek, elektrik direğinde kumru, bisikletli ve şapkalı ve hırçın sürücü ve ben, gittikçe ısınan üstüne oturduğum merdiven, yine yukarıda Hayriye abla, yine, yine, yine işte bulutlar, yağmur? Hayır hemen geldi, gitti.
Saat öğlen 12 oldu. Mutfaktayım yine. Kahvem hazır elimde, yeni koydum. Pencereden baktım etrafa, gözümü indirdim kahvemi tam içecekken aşağıdan bana bakan Hayriye ablayı gördüm, gülmekle, korkmak arasında bir duygudaydım, kadrajı bardak ile kapattım ve içine gülüp, korkup içtim o an çok kısaca gerçekleşti. Ve ahmakça olarak belimin üst tarafını ani ve düz bir şekilde geriye doğru attım. Halı büküldü, düşerken tezgaha fırlattım yarısı içilmiş kahveyi ve bardağı. Benim çöpümü, bardağımı, atmam istenmişti, annem ceza vermişti kapının önüne koydum poşeti yukarıya bakar bakmaz yine Hayriye abla. İleriye, giriş kapısına doğru koşarken korku ve gülmek arasında kalarak çöpe takılıp düştüm, kupa bardağı kesmişti ayağımı içinde bir damla kan.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.