Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Güldiyar

Güldiyar
@gldyrr
8 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
Yaşlı Rind'in Ölümü
Yaşlı Rind'in ÖlümüMehmed Uzun
8.8/10 · 4.194 okunma
Reklam
Dünya kendisi gibiydi yine . Hiçbir değişiklik yoktu, hayat pınarı her zamanki gibi akıyordu .

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayatın bir oyunu olmalıydı bu... Rüyada bile insanın arzuları gerçekleşmiyordu. O tarafa mı gitmeliydim, öbür tarafa mı? Seçmem gerekiyordu.
Reklam
Gördüm ki insan yalnızlığın ağır perdesi altında sözcüklerle derin ve duygu dolu bir dostluk kurabilir.
Ben de destan ve stranlarımız gibi eskiyim. Düne aidim, bugüne değil. Bugünle hiçbir ilişkim yok. Gerçeği söylemeliyim; bu, bana mutluluk da veriyor... Çünkü dünya yıkıma doğru gidiyor...
Sayfa 36 - İthakiKitabı okudu
Neydi bu hayat? Mecburen okunan bomboş bir roman gibi olan bu hayat neydi? İnsanın yüreği hayatın örsündeydi, öfke ve güzelliğin çekiçleri, balyozları güzellik ve kötülüğü çalıyorlardı üstüne.
404 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Meşhur Kürt şairi ve büyüğü Ehmede Xanî, Nûbehara Biçûkan adlı Kürtçe-Arapça manzum sözlüğünün ön sözünde der ki: “Ne ji bo sahip rewacan, Belkî ji bo bîçûken Kurmancan.” (Ben bu kitabı, şöhret ve bilginler için değil, Kürt çocukları için yazdım.) Musa Anter de böyle söylüyor. Samimi, sıcak bir şekilde anılarını anlatıyor. Zamanında Kürtçe diline olan baskıları yüreği buruk olarak yazıyor: “Çünkü şarkı Kürtçeydi; dışarıda, yani şehir içinde Kürtçe konuşmak yasaktı. Hatta konuşanlardan, eğer tespit edilmişse, kelime başı 1 lira ceza alırlardı. Bu yüzdendir, Mardin bir dilsizler kampına dönmüştü.” Sy.34 Kitapta birçok bilgi mevcut. Okumanızı tavsiye ediyorum, iyi okumalar.
Hatıralarım
HatıralarımMusa Anter · Aram Yayınları · 2011678 okunma
Reklam
Zamanı bilmiyordun. Zaman terk etmişti seni, zamansızlığın içine girmiştin.
Küçük pencereli duvar, özgürlükle arandaki duvardı. Yolu kapatıp seni tutsaklığa mahkûm ettiğine üzülmüyor muydu hiç?
Güneş yok dermiş gibi
Sana soruyordu. Korkmasan gülecektin orada. Uzağa gitmene gerek yoktu, zavallı annen bir kelime Türkçe bilmiyordu. Ve bu bay Kürt yok diyordu. Kürt yok!! Güneş yok dermiş gibi, ay yok, yıldız yok dermiş gibi. Bir halk nasıl inkâr ediliyordu!?
Çok eski bir şairiniz “yaralıların yaralıdır yaraları, soğuğa, ayaza tutmayın.” Demişti.
Kendilerini çaresiz , gamlı hissetiklerinde strandan çok ayet ve hadis okurlardı, ağır ağır, birer ninni gibi.
Sayfa 18 - İthakiKitabı okudu