Tezer Özlü yüreğime dokunabilmiş bir yazar. Onu okurken bazen umut doluyorum, bazense hüzünleniyorum. Ama genellikle böylesine çağdaş ve ileri görüşlü bir yazarımıza gereken değerin zamanında verilmemiş olmasının hüznünü yaşıyorum.
Tezer Özlü nedense bana hep "bahar"ı çağrıştırmıştır. Çünkü onun gözlerinde ilkbaharın umudunu görüyorum. Cümlelerini okudukça geleceğe dair umut doluyorum, sol kolumu yumruk yapıp havaya kaldırasım geliyor. Sonra onun gülüşüne bakıyorum ve gülüşünde saklı olan sonbahar hüznünü görüyorum. Yazdıklarını okudukça, zamanında anlaşılamamış olmasına ve değer görmemiş olmasına isyan ediyorum.
"Yeryüzüne Dayanabilmek İçin" isimli bu eser, Tezer Özlü'nün yurt dışındayken Türkiye'deki dergilere yazıp gönderdiği yazılardan oluşuyor. Yazıların yarısından fazlası ne edebiyatla ne de Tezer Özlü ile ilgili. Çoğunluğu sinema, tiyatro, ödüller veya başka yazarlarla ilgili. Bu açıdan kitabın içerisinde yer verilen birçok yazıyı "gereksiz" buldum. Kitaba eklenmeseler de olurmuş bence. Ancak Tezer Özlü'nün edebiyat ve yaşam ile ilgili görüşlerini belirttiği yazılar ise oldukça değerli ve bilgilendiriciydi.
Tezer Özlü, "Yeryüzüne Dayanabilmek İçin" yazan bir yazar. Kendi ifadeleriyle incelemeyi bitirmekte fayda var:
"Neden yazılır? Dünya acılı olduğu için yazılır. Duygular taştığı için yazılır. İnsanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. Ama insan bir kez bu zavallılıktan sıyrılmayagörsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. İşte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazı yazılır. (Ya da kendi kendine kanıtlamak için). Çünkü, insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar."
İyi ki yazmışsın Tezer Özlü. İyi ki seni tanımışız...