İnsan olabilmek kolay bir meziyet değildir. Hepimiz anamızın karnından doğup dünyaya gözlerimizi insan olarak açarız, ama bazılarımız insan olmayı başaramaz, hak etmez...
İşte bu kitapta da bunun örneklerini çok net görebiliyoruz. Yazarımız kitaba "Sözde Kızlar" ismini vermiş ama, ben daha çok "Sözde Erkekler"in olduğunu fark ettim. Hatta bu kitabın ismini ben koyacak olsaydım, bir cinsiyet ayrımı yapmadan "Sözde İnsanlar" olmasını isterdim.
Okuduğumuz hikayeye gelecek olursak, mütareke döneminin bunalımlı günlerinde, babasını aramak amacıyla İstanbul'a gelen ve geçici olarak uzaktan akrabalarında kalan genç kızımız Mebrure'nin, yüksek tabakanın içinde bulunduğu ahlaki çöküntüyü fark edip, bundan kendini korumaya çalışma hikayesini okuyoruz.
Peyami Safa'nın diğer eserlerinde olduğu gibi akıcı bir şekilde okunabilecek hoş bir kitap. Ama tabii ki, eğer okuduysanız
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu gibi bir kitap beklemeyin. (Hayal kırıklığına uğrarsınız:) Hâlâ okumadıysanız da bu eseri daha fazla geciktirmeyin derim.
Not: Kitapta eski Türkçe'den birçok kelime kullanılmış. Bir oran verecek olursam, %25-30 oranında diyerek belki yakın bir tahmin yürütmüş olabilirim. Eğer bu kelimelere çok aşina değilseniz bazı yerlerde bunalabilirsiniz. (Ama hemen endişelenmeyin kuzum!) Yazarımız sizleri de düşünmüş ve arkaya bu kelimelerden oluşan bir sözlük de eklemiş :)
Kitabın özeti mahiyetindeki şu alıntıyla incelememi bitirmek istiyorum. Keyifli okumalar...
"Demek ki dünyada yapılan budalalıklar ve günahlar cezasız kalmıyor..." #100704743