Gönderi

Belki de... Belki de sabahları anne öpücüğüyle kızarmış ekmek kokusuna uyanmaktı mutluluk. Ya da gerçek dostlarla içilen nefis bir Türk kahvesiydi. Belki yalnız başına saatlerce yürütebilmekti ormanlarda, kırlarda. Ya da sadece yalın, saf bir su içebilmenin şükrüne varabilmekti. Oysaki biz mutluluğu ne kadar da uzaklarda arıyor, elde edemediğimiz ne varsa adını mutluluk koyuyorduk. Evet, mutluluk bu kadar basit ve ulaşılabilir bir duyguyken ona bambaşka anlamlar yükleyen, onu olmazlara mahkûm eden bizlerdik. Lüks arabalar, evler, marka giysiler, makamlar, zenginlik telaşları derken kendi ellerimizle gömüyorduk onu yerin yedi kat dibine.
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.