Gönderi

Bir fenomeni bilmekle onu tanımak, kabul etmek, ona var olarak davranmak arasında ayrım yapmamız gerekmesi standart felsefi gözlemlerden biridir. Çevremizde­ki öteki insanların zihne mi sahip olduğunu, yoksa körlemesine davranmak için programlanmış robotlar mı olduklarını “gerçekten bilmiyoruz.” Fakat bu gözlem, asıl nok­tayı kaçırır: eğer muhatabımın zihnini “gerçekten bilseydim,” tam öznellikler-arasılık ortadan kaybolacaktı; o öznel durumunu kaybedecek ve -benim için- saydam bir makine haline gelecekti. Başka deyişle, ötekiler için bilinebilir olmamak öznelliğin, muhatabımıza bir “zihin” yüklediğimiz zaman kastettiğimiz şeyin önemli bir özelliğidir.
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.