1961 yılında kaleme alınmış bu başyapıtı nihayet okudum, hatta #Tanpınar’la tanışma kitabım oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse, dilinin ağır olduğunu düşündüğüm için bu zamana kadar ertelediğim bu kitap (evet bolca Osmanlıca ve Farsça kelimeler mevcut) ön yargımın aksine aktı gitti. Eser, doğu-batı uygarlıkları arasında her dönemde git-geller yaşayan halkımızın, özenilen sosyal statüleri ve yaşam tarzlarını yakalayabilmek adına sergilediği ezeli yozlaşmayı ‘Hayri İrdal’ isimli başkarakterin hayat hikayesi üzerinden son derece başarılı bir şekilde okuyucuya geçirmekle kalmıyor, aynı zamanda muhteşem bir toplumsal eleştiri sunuyor. Hikayenin başından itibaren Hayri İrdal’ ın realizmi ve hikayenin başında kendisinin kurtarıcısı olduğunu düşündüğü Halit Ayarcı’ nın idealizmi? arasında savruluyoruz. Yalan yok, Halit Ayarcı’ nın verdiği ayarlardan da yer yer etkilenmiyor değiliz... Kitaptaki isimler, eşyalar, kurumlar, her biri yazarın zamana ve insana yönelik tahlillerine hizmet eden metaforlar niteliğinde... Bunlar arasında özellikle atlıkarıncaya veya bisiklete binmek metaforları, döngüsel ya da düzlemsel eğilimleri, aynı tezattan kaynaklı farklı yaşam tercihlerini, bireysel/ toplumsal zaman algılarını temsil ediyor. Öte yandan romanda tanık olunan toplumsal illüzyon, son derece aşina geliyor, ürkütüyor. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün müdürü saygıdeğer Hayri İrdal’ dan küçük bir alıntı: ‘En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hatta ben vardım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi. ‘ Ben Ahmet Hamdi Tanpınar’ın iğneli kalemini çok sevdim. En kısa zamanda tanışmanızı öneririm. Kitapla Kalın ٩꒰｡•◡•｡꒱۶

Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202342,2bin okunma

·

2 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

kitap.ve.deniz