Gönderi

Araf/133
(Hiddetli bir mizaca sahip olan ve duası müstecab olan Mûsâ (Aleyhisselâm)ın, bu inatçılık ve inkâr karşısında yaptığı beddua neticesinde) Biz de hemen onlar üzerine, (zaman bakımından) ayrı ayrı(ilâhî bir mucize oluşu hususunda şüphe edilemeyecek kadar) açık seçik âyet (ve mucize)ler olmak üzere tufanı, çekirgeleri, (buğday güvesi, pire ve kene gibi) haşereleri, kurbağaları ve kanı gönderdik. Yine de (onlara inanmaktan) büyüklendiler ve suçlular toplumu ol(makta dâim ol)dular. İbni Abbâs, Sa’îd ibni Cübeyr ve Katâde (Radı yallâhu anhüm) gibi birçok zevâtın müşterek rivayetlerine göre; sihirbazlar iman edip Firavun mağlup olarak dönünce, o ve kavmi kâfirlikte ısrara karar verdiler. Bunun üzerine Allâh-u Te`âlâ azap âyetlerini üzerlerine peş peşe göndermeye başladı. Evvela onları kıtlık ve mahsullerde noksanlıkla yakaladı, fakat iman etmemeleri üzerine Mûsâ (Aleyhisselâm) beddua yapınca bu âyet-i kerîmede zikredilen sıra üzere belalar üzerlerine yağmaya başladı. İlk önce sekiz gün süren şiddetli bir karanlık içerisinde öyle yağmur yağdı ki kimse evinden çıkamadı, su evlerin içerilerine dolup boğazlarına kadar ulaştı. İsrâiloğullarının evleri onlarla iç içe olduğu halde onların evine bir damla düşmedi. Bunun üzerine Mûsâ (Aleyhisselâm)`a müracaat ederek bir sonraki âyet-i kerîmede beyan edildiği üzere ondan dua istediler ve iman sözü verdiler, fakat dua neticesinde bela kalkmasına rağmen iman etmemeleri üzerine bu sefer Allâh-u Te`âlâ, onlara çekirge sürüleri musallat ederek elbiselerine varıncaya kadar, kapılarını, tavanlarını ve bütün ekinlerini yedirtti. Tekrar Mûsâ (Aleyhisselâm)`a müracaat ettiler, o da sahraya çıkarak asâsıyla doğu ve batı tarafına doğru işaret edince çekirgeler geldikleri taraflara döndüler. Onlar yine iman etmeyince bu sefer Allâh-u Te`âlâ, üzerlerine haşarat sürüleri musallat etti, onlar da çekirgelerin bıraktığı ne varsa yediler, yemeklerinin içine, hatta elbiseleriyle derilerinin arasına kadar girip derilerini emdiler. Onlar yine Mûsâ (Aleyhisselâm)`dan dua istediler, bela kalktığında ise: “Bu sefer gerçekten senin sihirbaz olduğuna kanaat getirdik!” dediler. Sonra Allâh-u Te`âlâ, üzerlerine kurbağaları yolladı, o derece ki hangi elbise ve yemek açılacak olsa içerisinde kurbağa bulunuyordu, yatakları onlarla doldu, kaynayan kazanlarına sıçrıyorlardı, hatta konuşurken ağızlarına giriyorlardı. Yine Mûsâ (Aleyhisselâm)`a yalvardılar, bu sefer kendilerinden kuvvetli söz aldı ve duaya sarıldı, Allâh-u Te’âlâ da belayı açınca yine sözü bozdular. O zaman Allâh-u Te`âlâ, üzerlerine kan gönderdi, böylece bütün suları kana dönüştü, o kadar ki, bir Kıptî ile İsrâîlî aynı kaptan içecek olsalar, Kıptî’nin tarafı kan, İsrâîlî’nin tarafı ise su oluyordu. Hatta Kıptî, İsrâîlî’nin ağzından suyu emiyordu da ağzında kana dönüşüyordu. (Beyzâvî, Nesefî, Hâzin, Âlûsî)
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.