Yazarın kardeşi Charlotte Bronte' nin "Jane Eyre" adlı eseri 19. yüzyıl İngiltere'sinin gölgesinde bir genç kızın hayata tutunuşu ve aşkını çok iyi anlatmıştı ben de burdan yola çıkarak bu eserin de böylesine güzel bir aşk hikayesine sahip olduğunu düşünmüştüm. Ancak roman beni çok şaşırttı. Kitabın her karakteri bencillik, acımasızlık ve huysuzluk konusunda birbirleriyle yarışır durumdalar ancak Heathcliff karakteri açık ara önde bu kitapta. Heathcliff' in aşkı birçok kişiye saplantı gibi gelmiştir çünkü bütün o kötülükleriyle kimsenin zihninde romantik prens imgesi oluşturmamıştır. Ancak bu karakteri kötülüklerinden bağımsız sadece Catherine'e duyduğu aşkla değerlendirirsek birçok romanda gördüğümüz aşık baş erkek karakterin temsilcilerden biridir. Bu doğrultuda aşkı algılayış biçimimiz karakterin iyi, ahlaklı, dürüst olması önermesine dayalı olduğunu fark ettirmesi açısından çok değerli bir eser bence. Aşkın insanın en büyük zaaflarında biri olduğu da çok net bir şekilde çıkarılabilir kitaptan. Çünkü bir anda bir insana duyulan bağlığın bütün hayatını kaplaması ve bütün ruhunu teslim alması, tek başına doğduğumuz ve tek başına öleceğemiz bu hayatta aşık olduğumuz insan olmadan bir başımıza varlığımızı sürdürmenin ne kadar zorlaştığını görmekteyiz. Zamanında yaşanamayan duyguların insanı ne gibi kötülüklere sürüklediği intikamın, zalimliğin yitirilmiş olan aşkı geri getirmede ne kadar beyhude çaba olduğu Heathclif'in bedbaht yaşayışından ve ölümünden anlaşılabilir. Sonuç olarak bütünüyle gerçekten güçlü karakterler barındıran ve dili akıcı güzel bir İngiliz klasiği.

Uğultulu TepelerEmily Brontë · Can Yayınları · 202142,7bin okunma

4 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Kübra