Gönderi

Bir zamanlar İran Şahı evlenecek oldu; sanki el malıyla gerdeğe biz girecekmişiz gibi, düğün bayram ettik. Zavallı Türk halkı bir pazar olsun gezmeye çıkamazken İran Şahı’nın düğününe en pahalısından hediyeler gönderildi. Düğüne gazeteciler, yazarlar, bölük bölük askerler gönderdik Sözüm ona biz cumhuriyetiz de, İran da krallık... Ne oldu ne bitti bilmeyiz, İran Şahı’nın karısı ve Mısır Kralı’nın da kız kardeşi olan güzel Fevziye’cik, Şah’ın burnunu mu beğenmedi, her ne olduysa, kocasını Tahran sarayında şahlık asası elinde sipsivri bırakıp ağabeyisi olan Mısır Kralı’nın yanına kaçtı. Şimdi öğrendik ki, boşanmışlar. Biz cumhuriyetiz, bize bunlardan ne değil mi? Yoo... Bizimkilerde bir ah vah, gazetelerimiz, radyomuz iki gözü iki çeşme kan ağlıyor. Derken arkadan Kral Faruk da, İran Şahı’nı kıskanmış olacak, karısı Prenses Feride’yi boşamış. Resimlerine bakılırsa, hani Feride de Feride... Nasıl kıydı bilmem. Neden olarak da Feride’nin hep kız doğurduğunu, bitürlü oğlan doğuramadığını ileri sürüyormuş. Bu da gösteriyor ki, kralların gözünde kadın, kuluçka makinesinden başka bir mal değildir. Oysa bizim köyde, kız çocuğunu da, oğlan çocuğunu da yapan hep erkektir. Kral Faruk geniş bir araziyi, paha biçilmez mücevherleri, pekçok malı Prenses Fevziye’ye bağışlamışmış. Eh kraldır, bağışlar. Bunca malı mülkü kazma sallayıp yada kafa patlatıp kazanmadı ya... Bu yeni karısı oğlan doğurursa ne iyi, doğuramazsa hadi o da yallah... Ona da beş on çiftlik, haydi gelsin yenisi... Amasya’nın bardağı, biri olmazsa biri daha... Koca Mısır’da arazi mi yok, çiftlik mi yok, mücevher mi yok, yoksa karı mı yok... Zavallı Mısır fellahının da Nil bataklıkları içinde çalışıp yaşayacağım diye anası ağlasın; biyandan haşmetli Mısır Kralı’nı, biyandan ondan daha haşmetli İngiliz İmparatorluğunu beslesin dursun. Biz cumhuriyetiz, Mısır Kralı’ndan bize ne değil mi? Yooo... Baksanıza gazetelerimiz, radyomuz, ajansımız ah vah ediyor. Mısır Kralı, İran Şahı’nı kıskanıp karıyı boşadı. Şimdi de ister misiniz, Türkiye Cumhuriyeti Krallığının kralları ve prensleri ötekilere özenip de karılarını dehlesinler. O zaman görün curcunayı. Çünkü Mısır’da, İran’da kral bitane hiç olmazsa, oysa bizde şahlardan, şahbazlardan, krallardan geçilmiyor; şeker kralları, pirinç kralları, zeytinyağı kralları... Hepsi de küçük dağları ben yarattım, büyüklerini de şef yarattı diyor. Bugünlerde krallar azdı, başlarına bir gelecek var gibi... “Markopaşa”, 26 Kasım 1948 NOT : Gerçekten de başlarına gelecek geldi. Mısır Kralı devrildi, ülkesinden kovuldu. İran Şahı da devrilip İran’dan kaçıp kurtulduysa da, sonradan bir yolunu bulup yeniden İran’ın başına geçmeyi becerdi. İKİNCİ NOT : Şah, kaçışından sonra koruyucusu ABD (yani CIA) yardımıyla yeniden yurduna dönmüşse de, sonradan Şah hazretlerini ABD de silkelemiş ve bu kez Şah dünya hazineleri değerindeki pılısını pırtısını ve kraliçesini toplayıp İran’dan kaçarak kurtardığı kutsal canını Kahire’de teslim etmiştir.
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.