Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
İnceleme değil, daha çok kitap bende hangi duyguları uyandırdığını anlatmak isterim ki aşk bence incelenecek bir konu değil onu yaşamak gerekiyor. Ne çok hevesliydim Leylim Leylim’i okumaya! ... Şairin şair olarak değil de senin, benim gibi (normal) insanın yaşadıklarını, hissettiklerini öğrenmek ne güzel olur diye düşünmüştüm. Ama böyle
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,2bin okunma
··
19 görüntüleme
Emire Nişli okurunun profil resmi
Nina Hanım'cığım, merhaba, güz demek hüzün demek, sözleştiğimiz gibi Leylim Leylim'de buluşabilmek yeniden hazan günlerinde sizinle, ne güzel. Bu özel kitabın, özel mektupların, bende olduğu gibi sizde de derin izler bırakacağından şüphem yoktu hiç. Hislerimde yanılmamışım. Öncelikle güzel incelemeniz için teşekkür ederim. Ayrıca nazik tavrınızla beni de incelemenize dahil etmeniz hem şaşırttı hem de çok duygulandırdı beni. Teşekkürler. Çok naziksiniz. Bu yaştan sonra bana çok farklı duygular yaşattı Leylim Leylim, çok derin izler bıraktı yüreğimde, benliğimde. Okudukça, okudukça, ben benden gittim, öldüm, bittim. Evet belki de bu yüzden yorumumda yansıtabildim az çok mektuplardan aldığım hazzı, hüznü beraberinde... Okuduğum ve hissedebildiğim kadarıyla söyleyebilirim ki bu derece mahrem mektuplarının paylaşılmasını asla istemezdi Ahmed Arif. Anadolu erkeğiydi ve adeta ölümsüzleştirdiği, taptığı ve ilahlaştırdığı kadınına yazdığı onca çok ama çok mahrem ve muhteşem özel sözlerinin başkaları tarafından okunmasını istemezdi diye düşünüyorum. "sade, mezara kadar götüreceğim tek sevdasın." demesindeki derinlikte olduğu gibi. Kadın ruhuyla sanırım hemfikiriz sizinle. Leylim Leylim'i ilk okumaya başladığımda çok yadırgamıştım Arif'i. Okudukça ve derine indikçe anladım ki koca bir yüreği vardı Ahmed ARİF'in. Sevmek midir esas olan yoksa "sevmesini bilmek"midir? kırmadan, incitmeden, üzmeden, parçalamadan sevebilmek... tüm bunları yaşadım Leylim Leylim'de. Karşılıksız, çıkarsız, riyasız bir aşktı Leyla Erbil'e Ahmed Arif'in hissettikleri. Adam gibi "ADAM"dı, yürekten sevmişti kadınını, yücelterek sevmişti. Benliğinde, her bir hücresinde hissetmişti aşkını, sevdasını. Sözlerinde, o muhteşem dizelerinde dile getirmişti yüreğinden dökülenleri. Böyle aşklar kaldı mı ki günümüzde? Sanmıyorum, kalsa da okyanusun derinliklerindeki bir inci tanesi kadar enderdir diyebiliyorum özetle. "Ruh eşi" tanımıyla eşleştirdiğim ve varlıkta kavuşamayan, ruhları arafta kalan bu iki özel insanın aşkına mektuplarda bile olsa şahit olmak çok güzeldi. Çok ama çok özel ruhlardı çünkü. Koca yürekli ADAM Ahmed Arif ve tüm güzelliğiyle özel bir kadın olan, Ahmed Arif'i büyüleyen, deli eden onu defalarca yalvartan ve kendinden bir türlü kopartamayan özüyle, ruhunun güzelliğiyle bu sevdaya baş tacı olan "KADIN" Leyla Erbil'e rahmet diliyorum. Tüm kalbimle dilerim ki bir gün arafta kalan ruhları birleşir bu dünyada olmasa da farklı bir boyutta... "Gözlerinden, burnunun üst dudağına düşen fark edilmez incecik gölgesinden öperim canım. Öperim ömrüm. Yaşşa! " ~Leylim Leylim~
Nina okurunun profil resmi
Merhaba, Emire Hanım, uzun aradan sonra Leylim Leylim sayesinde sizinle tekrar buluşabildik. Dokunaklı ve içten incelemenizden bahsetmesem olmazdı, zaman zaman onu açıp tekrar okurum. Yorumunuzda da samimiyet ve sıcaklık bekledim ve beklediklerim de beni hüsrana uğratmadınız, teşekkür ediyorum. Yazdıklarınıza neredeyse tümüne katılıyorum tek farkla ‘’Böyle aşklar kaldı mı ki günümüzde? Sanmıyorum…’’ demiştiniz. Böyle aşk neden olmasın, dünya sadece para, siyasette vs. üzerinde kurulu değildir, aşkın büyük bir payının var olmasını içten diliyorum… Tekrar buluşmamızı dilerim, Emire Hanım, bahanemiz bana başka kitap olsun önerin sevinirim.
10 sonraki yanıtı göster
dostamisc okurunun profil resmi
Nina Hanım elinize yüreğinize sağlık, güzel incelemeniz için. Burada ben de dahil olmak üzere, eminim birçok okur arkadaş, rahatsız olmanız konusunda aynı fikirdedir. Zira iki kişi arasındaki özel şeylerdir konu olan. Özel şeyleri üçüncü şahısların bilmesi de o denli yakışıksız bir durum. Ne var ki bu ve benzeri özel içerikli dökümanların muhatapları, topluma mal olmuş kişiler ise durum değişiyor, bir başka özelliğe bürünüyor. Ahmed Arif ve Leylim Leylim’i bu sefer değerlendirmem farklı bir açıdan olacak. Uzun bir zaman önce burada, yine Ahmed Arif-Leyla Erbil yorumları yapılırken bir okur arkadaşım sitemde bulunmuştu. O okur arkadaşım özetle, Ahmed Arif’in Leyla Erbil’e olan sevdasının ön plana çıkartılarak siyasi yaşamının ve kişiliğinin görmezden gelinmesi ve onun gölgelenmesi, yok sayılma çabalarının var olduğunu öne sürmüştü. Konunun uzamaması ve bu güzel insanların yattıkları yerde huzurlu olmaları adına o gün bu konuda bir yorum yazmamıştım. Ancak o gün bu gündür içimde kalan bu konu hakkında ki düşüncemi bu vesile ile yazma gereği hasıl oldu. Eleştiren arkadaşımın düşüncesinin bir kısmına katılırken, aslında olaya tamamıyla böyle bakılırsa yanlış sonuçlara gidilebileceğini söylemek isterim. Şöyle ki, Ahmed Arif siyasi düşünceleri yüzünden çok çekmiştir. Demir parmaklıklar ardında çok prangalar eskitmiştir. Takiplerden gözünü açamamış, dayanaklı-dayanaksız suçlamalardan çok canı yanmıştır. Bunların hepsi doğru. Ancak vatan, doğa, insan sevgisi, Leyla’ya olan aşkıdır bu şiirleri ve mektupları yazdıran Ahmed’e. Şiirleri, mektupları olmasaydı ne Ahmed’in siyasi mücadelesi, ne siyasi kişiliği ve ne de demir parmaklıklar ardındaki çilesi geniş toplum kitlelerince bu denli bilinemeyecekti. Yaşamın da bir gerçeği, doğallığıdır sevdalanmak. Bir başka gerçek daha var ki o da sevmek, sadece birilerinin tekelinde değildir; devrimci de bir kadın ya da bir erkek de sever, aşık olur. Kusura bakmayınız uzun oldu, bu nedenle özür dilerim. Ama bunları yazmalıydım. Güzel incelemeniz için tekrar teşekkür ederim Nina Hanım. Yine sizin de vurguladığınız üzere, Emire Hanım’ın güzel inceleme ve yorumlarının olduğuna katıldığımı belirtmek isterim.
Nina okurunun profil resmi
Dostamisc Bey, kusura bakmak ne demek :) Zamanında düşünüp yazamadığınız satırları şimdi yazmış olmanızdan şahsen ben çok memnun kaldım. Yaptığım kitap incelemesine ayrı bir inceleme yapmış oldunuz ki değindiğiniz konular benim atladığım konulardır, bunu kabul etmem gerekir. Mektuplara tek taraftan bakabilmiştim, dediğim gibi bu duygudan kitabın son sayfasına kadar kurtulamadım. Topluma mal olmuş kişileri yerden yere vuruyoruz ya da yerlere göklere sığdıramıyoruz, ne tuhaf, ve bunun ortası yok… Yorumunuzdan dolayı teşekkür ediyorum, Dostamisc Bey, düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için sevindim. Yazdıklarımı Ömer Hayyam’ın sözü ile noktalıyorum; Ey sevginin sırIarından habersiz yaşayanIar, biIin ki tüm varIığın baş kaynağı sevgidir, sevgi.
4 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.