Gönderi

143 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
"Cenneti, bulmak için yitirmek gerekiyordu." Kimi kitaplar ilk sözleriyle meşhurdur. Tarihte hikâye, roman, düşünce vs... telif edilen eserlerin birçoğunda bu husus bilindiğinden ilk cümleye ehemmiyet verilmiştir. Aslında bu durum kitabın ruhunu ve gayesini ifade etmesi bakımından da önem arz ediyor. Müellif ortaya salt bir edebiyat koyma derdinin hamallığını yapmanın ötesinde bir insanlık tarihi dersi verir; bir medeniyetin “olma-varlığa erme” yolunda yaşadıklarını aktarır. Bu şuurla medeniyetin uygarlık yolunda kat ettiği merhaleleri bir bir gözler önüne serer. Eseri eser kılan, onu ölümsüzleştiren ve nesillerin bir el kitabına dönüştüren de yazarın hamallığını yaptığı bu dert ve bilinçtir.  Cennetin sekiz kapısını temsil eden sekiz peygamber ve cennetin tam da kendisi olan son peygamber Hz Muhammed'in hikayelerinden yola çıkılıyor.  “Cennette hiçbir sarsıntıya uğramadan yaşayacak insanoğlu mu, yoksa ayağı kayarak yeryüzüne düşen ve orada âb-ı hayatı ararcasına karanlıklar arasında geçen, dünya çilesini çektikten sonra Tanrı’ya özlem duyan insan mı? Seçilmiş olan hangisidir? Şanlı olan hangisidir?” "…Çocukluktan çıkarken, cennetten koğulan ve Havva ile yeniden dünyayı aşıp cennete ulaşacak olan Âdem’dir insan. Medeniyetler de böyle saf ve çocukluk ve cennet hayatını yaşarlar, sonra bir nevi dişilerini doğururlar, sonra onunla olan diyalogdan dışa açılış, öbür medeniyetlerle boy ölçüşme başlar. Bu öyle çetin bir sınavdır ki bunu başaramayan medeniyetler kaçınılmaz düşüşe uğrarlar, tarihin dehlizine bodrumuna gömülürler, ama bu imtihandan başarıyla çıkıp kendi olgunluğunu bütünleyenler, tekrar cenneti bulmuşçasına kurtuluşa ererler." Yani yazara göre Hz. Adem'in suçu zahirde bir suçtu, bâtında Allah, Hz. Adem'in aynı zamanda tüm insanlığın kaderini böyle bir çetinlik içine gömmüş suç, günah ve düşüş perdeleriyle imtihanını perdelemiş ve Adem'i aleyhisselam toprağa göndermişti. "Allah’ın razı olduğu kişiye Tufan bile bir sığınaktır." Âdem, toprağın ardındaki dirilişi görmüş, yitirdiği Cenneti kendinde, kalbinde bulmuştur. Dünya, Cennet ile neredeyse aynıyken kendilerine en ‘yabancı unsur, zaman’la karşılaşmışlardır. Bu unsur Hz. Nûh ve tufanından sonra daha da belirginleşmeye başlamıştır. "Ruhumuz, kaderden ve tarihten yansıyanı, yaşaya yaşaya, kurallaştırmıştır."(syf 43) Bir kişinin psikolojisi diğer insanların psikolojisine de sirayet etmiştir.  Âdem’in yeryüzüne gönderilmesi insanın rüşdüne, hissettiği çıplaklığı örtme ihtiyacı ise insanın bülûğa erdiğindeki hicabına denk gelmektedir. Aynı şekilde tufan, bir ailenin çocuk sahibi olmasıyla yaşadığı bunalımı yansıtmaktadır. Çocuk bedenen kazanılmıştır fakat ruhen bir kazanç sağlanılacak mı ve bu kazanç daimî olacak mı gibi stres tufanına kapılıp dururlar ebeveynler. Yazar, tufanı betimlemekte ve kurtuluş gemisini inanmış kişiler için birer rahmet, diriliş, umut olarak telkin etmektedir. "Ateş yakacak bir şey bulamayacak sende: İşte İbrahim olmak bu." Toprak, su, sonrasında ateş ve İbrâhim… Nemrud’un ateşi nefse, İbrahim ise ruha benzetilerek nefsin azgın ateşine kapılmayan ruh yüceltilmekte, dirilişi temsil etmektedir. İbrâhimî dirilişe bir de İsmail eklenmektedir. İnsanın, bir evlattan daha sevgili olan nefsini Allah’ın yolunda kurban etmeye, bu hakiki dirilişi gerçekleştirmeye ihtiyacı olduğunu bilmesi gerekir. Yazar, cennetin sekiz kapısına ithafen sekiz peygamberden bahsetmektedir: Âdem, Nûh, İbrâhim, Yûsuf, Mûsâ, Süleyman, Yahyâ ve Îsâ. Âdem insanlığın yaratılışı; Nûh, bu yaratılışın aslına çevrilişi; İbrâhim, inanmışlar milletinin kuruluşu; Yûsuf, devletin kurulması; Mûsâ, toplumun dirilişi; Süleyman, Yûsuf’un attığı tohumla devletin ideal düzene erişi; Yahyâ, karanlıklara inat hakkı haykırış, şehadet; Îsâ, bir ışık, bir mum tüm yanılgılara. Yazar, en son Hz. Muhammed'den (sav) bahseder fakat Hz. Peygamberi (sav) Cennetin bir kapısı değil de Cennetin ta kendisi olarak nitelemektedir. Hatta 'yeniden bulunmuş cennet'… Her peygamberi bir cephe, tüm cepheleri de O'nda tamamlanmış bir düzen olarak görmekte, asıl kurtuluş gemisinin Nûh’un gemisinden de öte, O'nun getirdiği İslâm olarak tanımlamaktadır. O'nun kurduğu uygarlık yitirilen ama tekrar bulunan Cennet olmuştur. Ve Cennet bu uygarlık üzerinden özüne doğru devam etmektedir.
Yitik Cennet
Yitik CennetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20219,1bin okunma
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.