Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

168 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
KÜLRENGİ ZAMANLARIN ÖYKÜSÜ
İçimde tüm sözlüklerin uçuştuğu ve doğru yerleri bulmak için bir mücadeleye girdiği bu incelemede kusursuz düzlemde bir şeyler yazamayacağım belki. Ne zaman zor bir durumun içine girsem zaten kelimelerim de kayboluyor, günlerce izlerine rastlayamıyorum. Raflardaki kavanozların, kitaplıktaki kitapların arasındadır diye çok bakıyorum ama bulamıyorum. Bu durumlarda sözcükler hiçbir zaman hakkını vererek yerini bulamıyor . Hep yarım kalıyor, hep eksik … Eksik sözcüklerim, yetersiz kalemim ve parçalanmış bir yaşamın içinde bocalayıp duran Ahmet Cemal… Sevmek isterken sevgisizlik iklimlerine sürüklenen bir adamın öyküsü bu, okudukça onu çok anlamış olmanın verdiği yaralar açıldı içimde bir bir. Doğduğu andan itibaren ilmek ilmek örülen bir sevgisizlik ağı ile yalnız kalmanın etkisiyle parçalara bölünmüş ve tüm beklentilerin insan ruhu üzerinde açacağı derin izlerin kaldırıp kenara atılmış olduğu bir yaşam ve böyle bir yaşamda insanların hep yaptıkları bir şey vardı, “kendi paylarına düşenleri alıp gitmek”. Her şey bir oyundu onun hayatında "sevme sözcüğünün neredeyse yabancı kaçtığı bir oyun ya da sevenin payına hep bir sevmeyenin düştüğü bir oyun. Belki de kimsenin kimseyi sevmediği ya da doğru sevdiğinde artık geç kalınmış bir oyun. Başı sonu karmaşık bu oyuna günlük cinayetler de katıldı sonra, ceza yasalarında yer almayan cinayetler, sıradan, alışılmış, alışıldığı için de suçluların genellikle cinayet diye algılamadıkları”, aldırmamak, susmak ve daha nicesi… Cemal kendi yaşamının kıyılarına sürüklenerek burada bir dünya inşa etmişti, çevre duvarları itilmekten ve sevgisizlikten aşınmış. Sonra yalnızlıklar başlamıştı şehrin taşlaşmış sokakları ve evleri arasında, iklimi sert yalnızlıklar. Peki, sorarım size. Yalnızlığı bir renk ile tarif etmiş olsaydınız sizin renginiz hangisi olurdu... Beyaz mı ya da o tüm karanlıkları içine alan uçsuz bucaksız siyah mı ya da kırmızı mı? Veyahut ne zaman başlardı yalnızlığınız el ayak kesildiği vakitlerde mi ruhunuz tüm seslerinin yükseldiği o korkunç gecelerde mi ya da sabahın o uyku ve uyanıklığı arasında sarsıldığınız saatlerde mi... O'nunki radikal renklerin isimlendirdiği bir yalnızlık değildi. Bu başlı başına külrengiydi. "Şehir sessizliğiydi Perde koyuluğuydu Işık yasağıydı Parmakların sıcak tenler yerine buzlu camlarda gezindiğiydi Gösterişsiz ve sessizdi. Duvarlarda ilerleyen mum gölgesiydi. Pencerelerden düşlerin sarkıtıldığı ama şehrin hep dışarda bırakıldığı bir yalnızlıktı. Öğle ve akşam yemeklerinde nasılsa biriyle oluverilmesinin örtmediği kahvaltı yalnızlıkları, Umarsız kahvaltıların ardından güçlüyü oynayanların yalnızlığıydı. Bütün dualarını usulca sabahın çiy damlalarına yükleyenlerin taşıdığı bir yalnızlık" “Böyle yalnızlıklarda pencereler aralık bırakılmazdı, nasılsa şehirdir, sokaklardır elbet geçerken içeriye bir bakan olur, sarkan olur diye düşünülmediği… Beklenenler ve beklemelerin sıyrılıp atıldığı bir yalnızlıktı." O ne hayat yolunda kopabilmiş ne de o hayatın o yolunda yürüyebilmişti. Amaların gölgelediği yine de 'sevgi soyundanım' ben diyebilecek kadar aykırı bir adamın yaşamıydı zaten 'kimse kimseyi sevmek zorunda değil' gibi bir sistem oluşuyordu adı sevgisizlik olan bu sistemin içinde bocalayıp seçilmemiş bir yalnızlık içine sürüklenmişti. Yine de kovulduğu her yerde sevgi kırıntıları bırakacak kadar da yürekliydi.Çünkü o sevgi soyundandı. Hani Goethe diyordu ya “Sevgi insanın içinde yaşayacağı tek iklimdir”diye işte sevgisizlik de Cemal’i böyle bir yalnızlığa itiyor… “Elbette kolay değildi Hem de hiç kolay değildi…” Ama Külrengi Yalnızlıklar benim için yaratma ve özgür bir ortamın olduğu bir iklimdi diyor Ahmet Cemal…. Bir romandan çok bir hayatın izdüşümü bir iç döküşü. Okumak isteyenlere keyfii okumalar dilerim. Bu incelemeyi onunla tanışmama vesile olan dosta ithaf ediyorum. Selametle. (Tırnak içindeki kısımlar Cemal'in kendi kaleminden.) youtu.be/le9M6i9oHBU
Kıyıda Yaşamak
Kıyıda YaşamakAhmet Cemal · Can Yayınları · 2017129 okunma
··
162 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Batuhan okurunun profil resmi
Ahmet Cemal'i böyle güzel satırlardan okumak ne güzel, ne hoş. İnsan anlatırken kendisini ne kadar eksik hissetse de, ''hissedebildiği'' müddetçe insanın kalbine dokunan cümleler kuracaktır elbet. Ve yine demek ki, bir insanın kelimeleri ne kadar kayboluyorsa, o kayboluşlardan geriye kalan boşluktan da o kadar derin anlatımlar çıkartıyor ortaya. Bu incelemenin güzelliği de bundan olsa gerek. Kaleminize sağlık. :)
Mona okurunun profil resmi
Ahmet Cemal'in yalnızlık ve boşluklarla yoğrulmuş anlatımı derinden etkiledi beni. Ben de elimden geldiğince yansıtmaya çalıştım... Güzel yorumunuz için teşekkür ederim sizin de incelemeniz çok güzeldi hatta üzerine yazmam diye bile düşündüm ama sonra kıpırtılar peşimi bırakmadı... :) Sağlıcakla kalın.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.