Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
SPOİLER İÇERİR! Zehra karakteri tahlili ve kişisel yorumum; Zehra, baş kadın karakterdir. 16-17 yaşlarındadır. Çok kıskanç, şüpheci, hırçındır. Bu yapısı küçüklüğünden beri vardır. Fakat uzaktan bakıldığında da yumuşak, masum gibi görünür. Annesi iki sene evvel vefat etmiştir. Zehra çok yönlü bir karakterdir. Gereksiz kıskançlığı ve şüpheci özelliği romanda en büyük etkendir. Romanda diğer karakterlerde de kıskançlık duygusu vardır. Fakat Zehra’da öyle baskındır ki diğerleri bunun yanında hafif kalır. Çünkü Zehra’nın kıskançlığı daha çok hastalık boyutundadır. Çocukluğunda kardeşine olan kıskançlıkları ilerlemiş en sonunda Suphi ile evlenmesiyle yok olduğu sanılmıştır. Ta ki cariye Sırrıcemal gelene kadar. Başlarda kuruntu yapan Zehra ile karşılaşırdık. Sonrasında duygusu gün geçerek kabarmış ve kıskançlık boyutuna tekrar gelmiştir. Bu duygulara sonrasında intikam ve hırs eklenmiştir. Sonrasında da bir sürü entrikaya başvuran Zehra karakteri karşımıza çıkar. Kıskanç olduğu kadar kindardır da. Zehra’nın her hissini adım adım gördüğümüz için romanın gidişatını o belirler. Olaylar belli noktaya geldikten sonra Suphi daha çok devreye girer. Suphi karakterinin “değişimi”; Suphi karakteri ilk sayfalarda namuslu, ahlaklı olması ile tanıtıldı. Hatta Zehra’yı sevmesine rağmen yüzüne bakmaya utanan, kızın babasıyla konuşurken çekinen ve evlendiklerinde çok mutlu olan birisiydi. Sonra Sırrıcemal karakterinin dahil olması ile birlikte Suphi karakterinde değişimler başladı. Yazar bu değişime yazar kimliği ile dahil olmadan akışına bıraktı. Çünkü natüralist bakış açısında olduğu için deney ve gözleme dayanarak olaylarda ahlaksız, çirkin gibi gibi sahneler olsa bile bunu yansız bir biçimde tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermiştir. Karakter ve olay belli bir yere gelince müdahale etmeden okuyucuya doğrudan aktarılmıştır. Suphi’nin Sırrıcemal’e olan aşkı ve birlikteliklerinden sonra Ürani karakteri olaya dahil olur. Huyu suyu değişen artık sadece aşka ve şehvete bakan Suphi bu seferde Sırrıcemal’ı bırakıp Ürani’ye aşık olur. İlk başlarda sevdiği kızın gözlerine bakmaktan utanan adam gitmiş yerine çok rahat, istek ve arzularını yapmaktan çekinmeyen birisi gelmiştir. Bunların devamında bu sefer karşımıza ihanete uğramış ve intikam dolu Suphi çıkar. Ürani’nin ihaneti nedeniyle içinden atamadığı öfkesine yenik düşer ve kadını öldürür. Başta namuslu ve ahlaklı sonra arzu ve istekleri ile hareket eden ve en sonunda da intikam ve hırs dolu değişen yapısı ile Suphi karakterini görmüş oluyoruz. Aslında Suphi’nin bunu yaşaması, baba figürünün eksiliğinden kaynaklanır. Babası onun tutkulu, bağımlı yönünü bunca zaman bastırmış fakat ölümünden sonra Suphi çuvallamaya başlamıştır. Ona yön gösteren kişi olmadığı için bu hatalara düşmüştür. Sırrıcemal’ın değişimi, esaret meselesi, toplumsal, sosyolojik ve psikolojik anlamda yaklaşımlar; Kafkaslı, “güzellik sembolü” denilecek kadar güzel bir hizmetlidir. Uzun boylu, geniş omuzlu, oval çehreli, kaş ve kirpikleri kara ve gür. Eli beyaz, el ve ayakları ufaktır. Ahlaklı, utangaç, alçakgönüllü, fedakar ve saygılı bir karakterdi. Sırrıcemal, hizmetli olarak Zehra ve Suphi’nin evine geldiğinde güzelliği üstüne basılarak yazar tarafından belli edilmiştir. Bu toplumda güzellik anlayışının ön planda olmasını yansıtır. Nitekim Suphi dayanamaz ve Sırrıcemal’e aşık olur. Zehra’nın kıskançlıkları ile karşılaşan Sırrıcemal, hanımın ayaklarına kapanarak üzüldüğü için evi terk edebileceğini, yeter ki hanımının üzülmemesi gerektiğini söyleyen, fedakar yapısı ile karşımıza çıkmıştır. Sonra Suphi ile olan birlikteliğinde hamile olunca artık kendini evin ikinci hanımı olarak görür ve “karakter” olduğu içinde değişen özellikleri beraberinde o fedakar ve alçakgönüllü yapısı yerine Zehra ile kendini kıyaslayan hırs dolu ve ihtiraslı birisine dönüşür. Burada da evin hanımı ve cariyenin rekabeti işlenmiştir. Bu da toplumun sosyolojik unsurunu yansıtır. O dönemde evlerde olan sorunları psikolojik yönü ile ele alır. Ürani karakterinin dahil olması ile aynı Zehra gibi kıskançlık krizlerine girer, bu seferde şüpheci ve kıskanç yanı ile karşımıza çıkar. Sırrıcemal, olayların gidişatı ve sıklıkla değişen ruh hali sebebiyle aldığı karalar, olaylara verdiği tepkiler ile tip değil bir karakter olarak çizilmiştir. İnsan ticareti, esaretin yanlış olmasını ve bu olumsuzlukları ele alırken bir yandan da öğretici mesajlar sunar. Tanzimat romanlarında cariye olan esirlerin Batı’dan farklı olduğunu görürüz. Mesela Sırrıcemal bir esir olmasına rağmen konuşmasını, kalkmasını bilen, eğitimli ve kıvrak zekalı bir kadındır. Tanzimat romanlarında esirler, aileden biri gibi korunur. Hatta evin efendisi ile evlenmesi bile mümkündür. Nitekim bu durum Suphi ile Sırrıcemal arasında gerçekleşmiştir. Fakat Batı’da esirlere köle gibi davrandırılır. İtilip kakılır ve zulüm edilir. Yine Tanzimat romanlarında evin efendisinin cariye olan esire iyi eğitim verdiği de görülür. Çünkü onlarda cariyenin düzgün konuşması, hal ve hareketleri önemli yer alır.
Zehra
ZehraNabizade Nazım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202411,5bin okunma
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.