Gönderi

Amerika’nın uluslararası politika deneyimi, inancın deneyime karşı bir zaferi olmuştur. Amerika 1917’de dünya politikası arenasına adım attığından beri güç bakımından o kadar ağırlığını hissettirmiş ve ideallerinin doğruluğuna o kadar inanmıştır ki, Milletler Cemiyeti ve Briand-Kellogg Paktı’ndan, Birleşmiş Milletler Antlaşması ve Helsinki Nihai Senedi’ne kadar bu yüzyılın başlıca uluslararası anlaşmaları, Amerikan değerlerinin hayata geçirilmesi niteliğindedir. Sovyet komünizminin çöküşü ise, Amerikan ideallerinin entelektüel haklılığını doğrulamış ve Amerika’yı tarihi boyunca yüz yüze gelmekten kaçındığı türde bir dünya ile karşı karşıya getirmiştir. Ortaya çıkan uluslararası düzende, milliyetçilik yeni bir hayat bulmuştur. Uluslar, yüksek ilkeler yerine, daha sık olarak kendi çıkarlarının takipçisi olmuşlar ve işbirliği yapmak yerine daha çok rekabet yolunu seçmişlerdir.
Sayfa 12
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.