Gönderi

Bunu biraz daha doğru izah etmek için okura bilincimizin iki yanının olduğunu hatırlatmak isterim; kısmen o bizim kendi bilincimizdir, ki iradedir, kısmen başka şeylerin bilincidir ve bu hüviyetiyle öncelikle algı yoluyla dış dünyanın bilgisi, nesnelerin idrakidir. Şimdi bilincimizin bir yanı ne kadar öne çıkarsa diğer yanı o kadar geri çekilir. Dolayısıyla biz bu esnada kendimizin ne kadar az bilincinde olursak başka şeylerin bilinci veya algı/kavrayış bilgisi o kadar kusursuz, diğer bir deyişle, o kadar nesnel hale gelir. İşte gerçek çatışma burada baş gösterir. Nesnenin ne kadar fazla bilincindeysek öznenin o kadar az bilincinde oluruz; diğer yandan bu sonuncusu bilincimizi ne kadar işgal ederse dış dünya algımız/kavrayışımız da o kadar zayıf ve kusurludur. Kavrayışın saf nesnelliği için gerekli olan durum kısmen beynin ve onun etkinliği için genel olarak elverişli fizyolojik niteliğin mükemmeliyetindeki sürekli koşullara; kısmen de dikkati ve beyin sinir sisteminin duyarlılığını, ama herhangi bir duygulanıma yol açmaksızın, artıran ve genişleten her şey bu duruma katkıda bulunduğu kadarıyla geçici koşullara sahiptir. Burada alkollü içkileri veya afyonu düşünmeyelim; tam tersine gerekli olan şey sakin bir gece uykusu, soğuk bir duş, kan dolaşımını ve duygulu/heyecanlı mizacı sakinleştirerek beyin etkinliğine zorlama olmayan bir üstünlük sağlayan her şeydir. Nesneyi özneden giderek daha fazla ayırma sonucunu doğuran ve neticede kavrayışın saf nesnelliği durumunu meydana getiren bilhassa beynin sinirsel etkinliğini yükseltmeye yarayan bu doğal araçlardır; el bette beyin ne kadar gelişmiş ve enerjik ise (nesnenin özneden ayrılması ve kavrayışın saf nesnelliği bakımından) sonuç o kadar iyidir. Böyle bir durumda irade bilinçten kendiliğinden ayrılacağı için her şey önümüzde artan açıklık ve seçiklikle belirir, öyle ki biz neredeyse sadece onların ve nadiren kendimizin bilincinde ol uruz. Bu yüzden bizim bütün bilincimiz neredeyse kavranan nesnenin dünyada bir tasavvur olarak göründüğü araçtan fazla bir şey değildir. Bu sebepten ötürü saf iradesiz bilgi için kendi bilincimizin kaybolması zorunludur, çünkü böyle bir yüksekliğe başka şeylerin bilinci çıkar.
Sayfa 9
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.