İlk duyduğumdan beri konusuyla hep dikkati çeken bir kitap olmuştu. Sonunda okudum ve bitirdim. Başlarda yazarın diline, anlatım şekline alışmam zor olsa da 30-40 sayfadan sonra daha rahat okumaya başladım. Yazardan okuduğum ilk kitaptı onun da etkisi olabilir. Ama bu anlatım şeklinden dolayı çok akıcı bir anlatımı olduğunu söyleyemem. Çok detaylı bir anlatımı var. Yarım bırakanlar, okuyamayanlar çoktur eminim. Bu detaylı anlatım sıkabilir. Sırf konusu çok dikkatimi çektiği için okuyabildim. Konu olarak aniden körlük salgının bütün bir kente yayılması sonucunda insanların durumunu okuyoruz. Aslında bir distopya diyebiliriz. Kitap özel olarak bu kentteki aralarında ‘gören’ bir kişinin de olduğu 7 kişiye odaklanıyor. Onların yaşamını, çabasını, hayatta kalma savaşını okuyoruz. Beklenmedik bir felaket sonucu bencilleşen, yabanileşen, bütün değer yargılarını yitiren insanların hikayesi bu romanda oldukça ürkütücü bir şekilde anlatılmış gerçekten. Yazarın müthiş gözlem gücüyle daha da etkili yansıtılmış bu hikaye. Çok severek, merak ederek okudum. Yer yer düşündüğüm de oldu; ya tam şu an da kör olsam? Böyle bir salgın bütün ülkeye yayılsa ne olurdu? Bütün ülke nasıl bir kaotik hale gelirdi? Ben ne yapardım? Nasıl yaşardık? Cevaplarını düşünmek bile istemediğim sorular sorduran, korkutan, gerçeklerle yüzleştiren bir kitaptı benim için. İnsanlığın gerçek yüzünü, karanlık yüzünü, oldukça çarpıcı bir şekilde yansıtıyor. ‘Görmek’ isimli, devam kitabı sayılabilecek bir kitabı daha var yazarın. Hemen ona da başlayacağım. Herkese önerebilir miyim bilmiyorum ama dilinden sıkılmayacak olanlar, kötü olaylardan kolay etkilenmeyecek olarak, midesi ve iradesi sağlamlar kesinlikle okusun!

KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022105,2bin okunma

·

6 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ezgi