Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Ben yanmasam, sen yanmasan...
Öncelikle incelemenin başına bir "SPOİLER" yazalım :) Uzun zamandır inceleme yazmayan şahıs olarak, inceleme başlığı altında kitaptan yaptığım bol bol alıntılar yardımıyla  konu konuyu açar misali bir şeyler yazacağım. Bana kalsa ben inceleme yazmadan okumaya devam edeceğim de... Sevgili https://1000kitap.com/Nordavind tarafından kitaba inceleme yazma görevi verilmiş olduğundan ve görevimizi her görev gibi sevgiyle yerine getirme amacıyla inceleme yazmaya tekrar merhaba. Yazar nasıl başladıysa benden de öyle bir başlangıç; «Korkuyor musun?» «Yooo,» dedi öteki, «aklımdan bile geçmiyor.» Sonra o da ötekine sordu: «Sen korkuyor musun?» «Ne münasebet! Hem ne diye durup durup bana soruyorsunuz bunu? Kendinize sorsanıza!» Üçü de soruyordu kendi kendine zaten. Bir kez daha sordular: «Korkuyor muyum?» «Yok canım, çocuk değilim ya!» Kimdi bunlar, neden bu korku, nereye ve neden kaçıyorlar? Birinci, ikinci ve üçüncü olarak çıkıyorlar karşımıza, ve birinci diyor ki; "Kafa dengi iki arkadaşımla yol hazırlığına başladık." Neden bu korku? Kaçtıklarından, kaçanların yaşadığı korku anlatılabilir mi? En ufacık bir sesten bile korkarsın. O korkuyu bastırmak için neler geçirmezsin aklından, neler düşünmezsin... Peki nereye? Bir zamanlar sevgili
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
'nin yeni bir yaşama başlamak için kaçmayı planladığı ama varamadığı yere...
Fahri Erdinç
Fahri Erdinç
in
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
'ye olan sevgisi ve ölünce duyduğu acı, kitabın başındaki 
Fahri Erdinç
Fahri Erdinç
in hayatı kısmında, kitabın bölümlerinde de belirtiliyor.
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
nin varamadığı yer
Fahri Erdinç
Fahri Erdinç
in yeni yaşamına başlaması gereken yer olması açısından bir esinti oluyor. "Anayasamız apaçık yazar: Devrimci çabalarından ötürü gericilerin baskısı yüzünden memleketimize sığınan yabancılara kanat gerilir" yazan Bulgaristan'a. Peki neden? "Anlamak istediğimiz, niçin kaçtığınızdır" diyor Bulgaristan yüzbaşısı. Ve Fahri Erinç diyor ki; "Acı lokmayı tatlandırma hünerini öğrenmeğe geldim sizden. Kaçtımsa, satılan Türkiye'den kaçtım. Kurtulacak Türkiye'nin kavgasına katılabilmek için..." Amaca ulaşmak için yer değiştirme... Kimler kaçmadı ki? Ya da hangimiz kaçmak istemiyor ki... Başlıyor neden, niçin kaçtığını yazmaya. Yaşadığı yeri, aile hayatını, okul hayatını, askerliğini, evliliğini, cezaevine giriş ve çıkışını... bölüm bölüm anlatıyor. Yaşadığı yere karşı duyduğu bağ, yardımcı öğretmen olan baba, üvey ana ile sabah akşam eften püften sebeplerden yenilen dayak, yemeğe, oyuncağa duyulan açlık, yaşam mücadelesi için girişilen tütün işçiliği, yine yarı aç yarı tok okul hayatı, aydınlatma umuduyla öğretmenliğe başlayıp henüz titrek bir mumken cehaletin yine üstün gelmesiyle mücadeleyi kaybetme... ve umudunu şans eseri tiyatroda  araması ve bu vesile ile
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
ile tanışması, yazdığı yazılardan dolayı kabaran dosyalar, mutsuz bir evlilik, cezaevine giriş, askerlik, memleketine dönüş... Her birinde bir acı, her birinde hala savaşmakta olduğumuz düzene karşı payımıza düşen lokmaların tadı. Ve hala aynı tat... Ve bazı bölümler o kadar etkileyici ki... 14 bölüm, en çok etkilendiğim bölümlerden... öyle tanıdık duygular, öyle tanıdık düşünceler... "Bunların hepsi bana o duygunun ettiğidir. Onunla çok şeyler kazandım. Dost duygudur. Var olsun. Onunla çok şeylerde kaybettim. Düşman duygudur. Yok olsun. Artık adını da söyliyebilirim. Yanılmıyorsam, aşağılık duygusunun ta kendisiydi bu." "Ara ara cızlar durur içimizde" bizim de. 20. bölüm... Atatürk'le yaptığı bir konuşma var ki... her söylediği cümle insanın içine oturuyor. "Yeraltından gelir gibi bir ilâhi korosu bile duydum: 'Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu!' Yıl 1937, Atam. Okuyor çocuklarımız 'elif-be-te- se' deyu deyu. Akıyor gözyaşlarım Cumhuriyet deyu deyu." Daha gencecik bir öğretmen, heyecanıyla, aydınlatma ilkesiyle öğretmenliğine başlıyor bir köyde. Daha önce gelen tüm öğretmenler gitmiş, dayanamamış. Peki neden? Her yerde eli ayağı olan, baş belası üfürükçü bir hoca yüzünden. Düşüncelerimizi dile getirmiş; nasıl da çaresiz ve nasıl da haklı ve nasıl da çok büyük bir acı lokma... Yıl 2021 Atam... yaklaştık mı gerileye gerileye o günlere? 22. Bölüm;
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
ile anılarından bir bölüm daha. "Korkma bataktan, çabala!" diyor Sabahattin Ali. Sadece ona değil, acı lokmanın tadını bilen, artık yemek istemeyen herkese... Herkes çabalıyor kendi çapında, korkmadan ya da korkarak, batmamak ya da batırmak için. 28. Bölüm, aslında özetimiz... "Evet, neye tutunursam kopuyordu, çabaladıkça daha da batıyordum, doğru. Kaçmaktan kovalamaya sıra gelmiyordu, bu da doğru. Amma bu kaçışların birinde yurt sınırını da aşabileceğim henüz aklımdan geçmiyordu. Bu ateş içime daha sonra düştü. Daha sonra dediğim, 1948 Nisanı. Bir ölüm acısıyle beraber. Ölüm acısı dediğim de, söylemesi bile zor, S. Ali'yi yitirmiştik. Tut ki, bizim Gorki'mizi, Markopașa’yı, bizim kuşağa sözü dudaktan gözü budaktan esirgememeyi öğreten, bana çabalamayı öğreten ağabeyimizi yitirmiştik. Gerçi o yıllarda habire cezaevine giriyordu. Girse de kalıcı değildi. İşte onun bu inadından korktular. Bize, son hikâyeleriyle, Haramilerin Sırça Köşkü'nü tuzla buz etmek için kendi kellesini fırlatmaya hazır olduğunu söylüyordu. Söylese de ölücü değildi. İşte onun bu diriliğinden korktular. Korktukları için, kalemle yazdığını kılıçla bozamadıkları için de onu öldürdüler. Hem de o Saltanat kalıtı gizli emirle: Vur emriyle. Hem de sınırda, şurda, Pınarhisar ile Sazara Balkanı arasında..." Çarkının dönmesini engelleyen kimleri ölüme göndermedi ki bu ülke? Kimilerinin kalemini adaletli mahkemelerinde! kırdı, kimilerini faili meçhul! olarak, kimilerini sürgünlere göndererek öldürdü. "İki insan, üç insan, insanlar ne zaman baş başa verir?" diye güzel bir soru var ve hemen arkasından gelen sorunun doğurduğu sorular: «Yalnız bir yastıkta mı?» «Yalnız gelin-güvey resimlerinde mi?» «Yalnız aynı masada, aynı şişeden iki kadeh doldururken mi?» ve cevaplar belki bizim de verebileceğimiz bir cevap da var aralarında... «İki yürekten anlaşma oldu mu, iki baş da bir aradadır artık.» «Aynı dilden konuştuğumuz zaman.» «Aynı düşünceyi, aynı acıyı, ya da sevinci paylaştığımız zaman.» «Aynı inançla, aynı dilek ardında, aynı yola düşerken...» «Bir de aynı korkuya kapıldığımız zaman!» Sahi, hala başbaşa verdiğimiz insanlar var mı aynı güzel cevaplarla sarılabildiğimiz? İlk hedeflerine ulaştıkları zaman bu kaçışın nedenine inandırmaları gerektiği için yazmış bu kitabı. Ve kitap ilk kez Bulgaristan'da yayınlanmış. O yazmış, biz de oturup okuyalım acı lokmayı. Yıl 2021 diyelim, ve hala ağzımızdaki acı lokma, yüreğimizdeki acı. Hala aynı zihniyetle savaş devam ediyor. Ağalar-beyler, hacılar-hocalar, güçlü-güçsüz ve Amerika... Her amaç önünde sonunda bir sonuca varır ama olumlu, ama olumsuz. "Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil." Yemeyenler de vardır diye; "Buyrun memleketimin ekmeği. Durum da böyle işte. Kara. Kapkara ve katı. Alır mısınız bir lokma?" Bu lokmada acı da var tatlı da var bizim payımıza düşen belli... Bu savaş hep sürecek ve umarım bir gün bu acı lokmaları yedirenler yer... Her kitabı yaşanmış bir kitap olarak okurum. Yaşanmış olan kitapları da daha da bir yalayarak okurum. İşte o kitaplardan biri. Yaşanmış ve gerçek. Yaşamak istiyorsanız siz de okuyun, Ülkenizi, Atatürk'ü, Cumhuriyeti yaşatmak istiyorsanız siz de okuyun. Sezarın hakkı Sezara. Yazar ile tanışmamızı sağlayan
Adem
Adem
ye de ayrıca teşekkürler.
Acı Lokma
Acı LokmaFahri Erdinç · Yordam Kitap · 2013127 okunma
··
357 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Nihayet beklediğim inceleme geldi. Ellerin dert görmesin Günay, inan okumaya doyamadım. Dediğin gibi yaşanmışlıkları okumak daha bir lezzetli. Atatürk'le yaptığı konuşmalar içime işlemişti. Gerçekten çok etkili bir kitap. Bence de herkesin okuması gerek. Bu arada sorunun cevabını da vereyim. Ne mutlu bana ki, hala aynı güzel cevaplarla sarılabildiğim insanlar var. 1k'da edindiğim dostluklar da buna dahil. Bu arada, bir teşekkür de @seda_bera'ya gelsin. Ne de olsa kitap onun sayesinde gün yüzüne çıktı. Adem ve Seda sayesinde kitap bizlere uzlaştı. Bizler sayesinde de kitap sever dostlara ulaşsın. Senin incelemenin de buna katkı sağlayacağına eminim. Bu güzel ve değerli inceleme için teşekkür ederim canım.
Günay okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, pişmiş tavuğun başına gelen gibi oldu inceleme ha geldi, ha gelecek :) ben kendime yetişemiyorum diyorum tekrar :) En güzel bölüm o konuşmaydı zaten, en acı ve en gerçek olan... yazılacak daha çok şey vardı ama kalanı da başkaları yazar belki :) @seda_bera ya da teşekkürler o vakit iyi ki okumuş ve biz de bu yazarı tanımışız ve umarım başkalarının okumasına da vesile oluruz.
2 sonraki yanıtı göster
Ülfet okurunun profil resmi
Bundan sonra birileri sana inceleme görevi mi verse ne 😳 yazmadıklarının acısı çıkmış bununla eline sağlık 👌👏
Günay okurunun profil resmi
Hepsinin acısını çıkarttım 🤭 okudum her kitaba buna inceleme yazabilirim diyorum artık, sonra vazgeçiyorum tabi 🤭 saolasın🤗
2 sonraki yanıtı göster
Neşe okurunun profil resmi
Eh nihayet!😄 Beklediğimize değmiş Günay’cım. Senin alıntı paylaşırken bile bir tarzın var; tarif et desen edemem, sevenlerin anlayacaktır. İncelemen de Günay tarzında olmuş. Çok beğendim canım. Ellerin dert görmesin. Güzel insanları severiz. Güzel okuyan güzel insanlara ise hastayız. 😉🥰 Lütfen devamı gelsin. 💐💐💐
Günay okurunun profil resmi
Gerçekten de nihayet geldi üstümden büyük bir yük kalktı :) çok teşekkür ederim, dediğim gibi artık her kitapta buna da inceleme yazayım diyorum, sonra vazgeçiyorum :) devamı var da artık sırasıyla paylaşırım umarım🙏 ellerimiz dert görmesin, gözlerimiz de🙏 hastalığımız bile güzel 🎉💐
Bu yorum görüntülenemiyor
Alyoşa Karamazov okurunun profil resmi
İnceleme de çok emek var. Elinize sağlık.
Günay okurunun profil resmi
🤗 1 gün değil, bir kaç günlük emek üstüne de 1,5 ay bekledi bir şeye benzemiş gibi idare eder artık uzun zamandır yazmayınca olacak bu kadar :) saolasın :)
Şəhla Rşd okurunun profil resmi
İllər öncə sevərək, təsirlənərək oxuduğum kitabdı, Azərbaycan Türkcəsindən tərcüməsini oxumuşdum. Bu aralar çox çıxır qarşıma əsərlə əlaqəli yazılar və sanki yenidn "oxu məni" deyir. Qismət olarsa, Türkiyə Türkcəsini yenidən oxumaq istərəm. Bu arada incələməniz mükəmməl, yazan əllərinizə, qələminizə sağlıq. Əsəri oxuduğum zaman keçirdiyim duyğuları yenidən xatırlatdı mənə. 👍💝🌷😊
Günay okurunun profil resmi
Ne güzel yıllar önce okumuşsunuz, bize daha yeni kısmet oldu. Çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Duygular farklı, yazıya dökülenler daha da farklı olsa da elimden geldiğince yazmaya çalıştım. Umarım türkçe ile okursunuz tekrar da biz de mutlu oluruz ve tekrar tekrar hep karşımıza çıkar🙂💐
3 sonraki yanıtı göster
Niyazi Fidan okurunun profil resmi
Demek böyle çıkıyormuş karanlıklar aydınlığa. 😊
Günay okurunun profil resmi
Çıkartabilen ve görebilene bağlı
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.