Rabbimiz bize Muhammedi bile demezken, peygamberin kendisi ve arkadaşları Muhammedi değilken, biz, falancı filancı, Hanefi, şafii, Maliki, Hanbeli, Sünni, şii, Selefi, Vehhabi, Süleymancı, Nurcu, Nakşibendi, Kadiri... gibi fırka, mezhep ve tarikat isimleriyle kendimizi adlandırmayı marifet saydık. Allah ve elçisinin şiddetle menettiği mezhepçiliği, hizipçiliği övdük durduk (6:159; 23:5256). Allah'ın kendisine verdiği "müslüman" ismini yeterli gören (22: 78,41:33) ve Kur'an'daki sıfatların dışındaki "müctehit, mukallit" gibi sıfatlara itibar göstermeyenleri sapık olarak damgaladık.