Hissetmeye Üşenmeyin‘’Bazı durumlarda sonuna kadar tanık olmak bir kısmını görmekten iyidir. Muhayyile denen azgın alem işlemeye başlamaz hiç olmazsa‘’
Ayfer Tunç’un yazdığı bu satırlara sahip bir öykü kitabında , hayal gücünü bir kenara bırakıp, ilk kitabı Saklı’yı okuduktan sonra Evvelotel’i merak etmeyip okumayacak okur kalmayacaktır diye düşünüyorum.
Saklı ile başladıysanız okumaya benim gibi, Evvelotel’ e geçtiğiniz anda bir bakıyorsunuz kahramanların ne cinsiyetine takılmışsınız ne de isimlerine. Hoş gerçi az ya da çok fazla isim belirtildiğini fark bile etmediğim 9 öykü sizi öylesine anlatıcısına bağlı kılıyor ki, kimdir nedir diye sorgulamak aklınızdan bile geçmiyor. Düşünüyorum da; aklımda kalan birkaç isim Süslü Yenge (isim de değil de işte), Umman, Neşide, Selva /Silva ve Nesim. Başka yok :)
Taa ki Evvelotel’e başladığınızda aa bu tahmin ettiğim ya da kendi kendime uyumladığım kahramandan ne kadar da farklıymış şaşkınlığını yaşatana kadar.
Saklı’da inandığım, güvendiğim , sevdiğim birçok kahramanına Evvelotel’de bana, az bile olmuş başına gelenler dedirtecek ters köşe öyküler var.
Yarım kalmışlıklar, seviyorum aslında yarım kalmışlıkları. Hep bir umut ışığı doğurur içimde. İstediğim gibi sonlanmasını kendim belirlerim, benim istediğim şekli de hoşuma gider mutlu olurum.
Ama Ayfer Tunç'un muazzam kalemi müsaade etmiyor. Saklı’yı okuyup Evvelotel’e de hadi bir bakayım merakınız ve yazara olan hayranlığınız olmazsa, hayalinizdeki sonlar için ideal.
Saklı’nın kahramanlarının, gizli kıyıda kalmış yaşanmışlıklarını Evvelotel’de ruhunu soyarcasına gözümüzün önüne seriyor.
Betimlemelerine o kadar hayranım ki önce yazdığı olayı , sonra tekrar başa dönüp anlatma tarzını defalarca okuyorum.
Buraya kadar kitap için azıcık olsa da naçizane diyebildiklerim.
Terk edenler, ihanet edenler, terk edilenler, vazgeçemeyenler, yüzleşmek isteyen, yüzleşemeyen, kaçan, saklanan tüm kahramanlardan hissettirilen pişmanlıklar, söylenemeyenler, öykülerden bende kalanlar neler mi ?
Kimi zaman hayatımıza girer biri farkına varmadan. Nefes alıp verir gibi. Kimi zaman da gitmiştir bile bizde kaldığını bilmeden. Anlamadan dinlemeden işte bu demekten vazgeçmek, inanmamak telafisi mümkün olmayan bir pişmanlıktır. Bazı insanlara yanımızda olmasalar da ne kadar önemli olduklarını, varlıklarının bize ne kadar iyi geldiğini, bir merhabalarının bize her şeyi unutturup içimizi ısıttığını izah edemiyoruz.
Hayatımızda olmasalar ne kadar eksik kalırdık , farkında olamıyor ve fark ettiremiyoruz. Olsun, sevdiğimiz insanlara kırıldığımızda ya da kırıldıklarını hissettiğimiz ve ihmal edildiğimizi düşündüğümüz tüm zamanlarda, onlardan sevgimizi geri çekme lüksümüz olmuyor olmamalı da. Sevgimizin yüceliği hoşgörüden ve anlamaktan geçiyor.
Hayatı nasıl yaşayacağınız tamamen size ait.
Önemli olan şu:
" Bir kitabı kapatıp diğerini açarken, tuhaf bir bağlantı cümlesiymiş ya da kötülüklerden koruyan bir duaymış gibi mırıldandığım dize beni ele veriyordur :
Bir gün herkes kendisi olsun.’’
Beklentilerimi karşılayan bir hayatım yok evet
Dinlemeye karar verdim kendimi; hayatımdaki fazlalıklardan. Beni yoran düşüncelerden isteklerden anılardan insanlardan. Beni yoran bağlardan dayatmalardan kurtulmak istiyorum .
Huzurlu ve mutlu bir hayat...
Herkese yetip kendine yetemeyen ben, biten bir kitabın ardından sanırım kimyam da bozuldu şu saat itibariyle. Heyecanlı ve telaşlıyım, ya da siz de biliyorsunuz endişe ve hüzün yine çok moda. Hiç sevmediğim şeyleri yapasım olsa da ara sıra , üzmek istemiyorum ne kendimi ne de çevremdekileri.
Yine de terk etmek, sonradan pişmanlık duyacağım bir ömürde ah vah etmek, terk edene takılarak hayatı kendime zehir etmek yerine;
Sadece sevdiğimin baktığını, sadece sevdiğimin merceğinden süzülenleri görürdü göz bebeğim,
Yapıp yaptığım her iş sevdiğime ait olsun isterdim, yazdığım her kelime sevdiğimin eseri olurdu ellerimde,
Yokluğuna bir saniye bile tahammül edemez, içime her çekişimde yeniden doğuş sebebim olurdu nefesi,
Bağlanmaktan değil çözülmekten korkardım ikinci baharıma.
Bir nefes alımlık mesafe kalmasına rağmen aramızda , kavuşmaya daha bir ömrün olduğunu hissettiğim özlemim olurdu da,
Görüp görememenin bir öneminin olmadığını bilerek, hiç göremeyeceğimi bilsem dahi, hep bakmasını ister ve ;
Nerede, hangi durumda olursam olayım, varlığı, gönlüme hep iyi gelecek duygularıyla sever, anlar , yaşar ve yaşatırdım diyebiliyorum.
‘’Unutmak bir yalanlamadır, en yalnız zamanlarımda kendime bir bir anlattığım. Aslında hiçbirini unutmadım, sakladım.’’
diyor Ayfer Tunç.
Hatta satır aralarında bir yerde ''düşünmeye üşendim'' cümlesine rastladığınızda ;
Siz üşenmeyin derim..
Okuduğunuzda kendinize neleri anlatıp , neleri halen sandıklarda tuttuğunuzu sorgulamak adına, bağlanmaktan değil de çözülmekten korkacağınız sevgilerin kayıplarını yaşamadığınız bir ömürde;
Keyifli okumalar diliyorum.