Gönderi

152 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Fatma Aliye’ye yaklaşık on sene önce bir belgeselde denk geldim ve sonra hayatını merak ettiğim için Fatma Barbarosoğlu’nun kaleme almış olduğu Fatma Aliye:Uzak Ülke eserinde otobiyografisini okudum. Benim hayatından çok etkilendiğim Fatma Aliye’yi kısacık size de anlatmak istedim. Bugün 50 TL'nin arka yüzünden bize gülümseyen, kadın haklarını savunmuş İlk Türk Kadın Romancısı Fatma Aliye Topuz (soyadı kanunundan sonra Topuz soyadını almıştır.)Yaşamını kadınların toplum içinde var olmasına adamış, çocuk zamanlarından beri öğrenme tutkusuyla yanmış tutuşmuş, erken yaşta anne olmuş, edebiyata gönül vermiş güzel yürekli kadın, Fatma Aliye. Yaşadığı dönemin şartları bir kız çocuğu olarak okumasına bile izin vermezken o bunu aşacak kadar cesur ve akıllı bir kız çocuğu olduğu için ağabeyinin eve gelen hocalarına kulak misafiri olarak aldı ve öğrendikleriyle kendini geliştirmeye başladı. Fatma Aliye 17 yaşında evlendi ve bu evlilikten dört kızı oldu. Kızlarını da kendisi gibi hırslı ve çalışkan olmayı, kadınların isterse birçok şeyi yapabileceğini öğreterek büyüttü. Eşi kitap okumasını yasaklamış olmasına rağmen içindeki kitap aşkını söndüremediği için gizli gizli kitaplar okuyordu. Kocasından çıkan izinle Fatma Aliye ilk kez 1889’da Georges Ohnet’in Volonte romanını ''Meram'' adıyla tercüme etti. Bu roman ‘’Bir Hanım’’ imzasıyla yayınlandı ancak imzaya adını ekleyememişti. Bu başarılı tercümanıyla Ahmed Mithat Efendi’nin de dikkatini çekmişti. Ünlü yazar ‘’Bir Hanım’’ı Tercüman-ı Hakikat gazetesinde övgü dolu sözlerle anlattı. “Hayal ve Hakikat’’ romanı Fatma Aliye’nin ilk kitap deneyimi oldu ve roman ‘’Bir Kadın ve Ahmed Mithat Efendi’’ imzasıyla yayınlandı. Tüm eserlerin odak noktasında kadın vardı. Evlilik, aşk, uyum, birbirini tanıyarak evlenme gibi konular romanlarında sık sık görülüyordu ancak kendi adıyla yayınladığı ilk romanı “Muhadarat”dır. Daha sonra ‘’Udi’’den sonra ‘’Ref’et’’, ‘’Enin’’ ve ‘’Levayih-i Hayat’’ı yazdı. 1897’de Osmanlı Yunan Savaşı’nda yaralanan askerlerin ailelerine yardım amacıyla Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazılar yazarak Nisvan-ı Osmaniye İmdat Cemiyeti Derneği’ni kurdu. İşte bu dernekle ülkenin ilk resmi kadın derneklerinden birini kurmuş oldu. Bilgisi ve yazısıyla kadınlara destek oldu ve Osmanlı İmparatorluğunun entelektüel kesiminde bir dönem Fatma Âliye’den sık bahsedilmesinin bir diğer sebebi de, kızlarından İsmet Hanım idi. İsmet Hanım, Dame de Sion’da yani İstanbul’daki Fransız kız lisesinde okuyordu ama Fransa’nın kültürü ile ilgilenmekle yetinmeyecek, dinine de merak salacak ve nihayet okuldaki rahibelerin teşvikiyle din değiştirecek, Müslümanlığı bırakıp Katolik, üstelik rahibe olacak ve Fransa’ya yerleşerek annesiyle ilişkisini kesecekti. Fatma Âliye Hanım ise kızını bulabilmek için bir servet harcayacak ama hiçbir netice elde edememişti. Kızına olan üzüntüsü onu çok yıpratır ve yazılarına ara verir. Bu sırada şöhreti Halide Edip karşında sönmeye başlar ve Halide Edip’in milli eğitim müfredatında Fatma Aliye’nin önüne geçtiği görülür. Ancak tüm bu vefasızlıklar kadın hakkını savunmakta öncü olduğu hakikati gizleyemez. Fatma Aliye 13 Temmuz 1936’da kaybetti ve cansız bedeni Feriköy Mezarlığı’nda toprak oldu. Refet konusunu gerçek hayattan alan bu eserde yakınlarının haksızlığına uğrayan yetim bir kızın öğretmen olmak için annesiyle birlikte verdiği mücadele anlatılır.
Refet
RefetFatma Aliye Hanım · İş Bankası Kültür Yayınları · 20184,600 okunma
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.