Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kahramanımız reşit olduğu ve hayatı için önemli kararlar vermesi gereken bu dönemde ebeveynleri ölmüş ve kahramanımıza yüklüce bir servet bırakıyor. Bunun sonrasında kahramanımız için bir meslek sahibi olmak, para kazanmak gibi şeyler önemini yitiriyor. Bir burjuva olarak sanat galeri dolaşıyor, iyi kitaplar okuyor, her zaman şık giyiniyor, güzel kadınlarla beraber oluyor. Hırslardan uzak kalıyor çünkü hayat ona istediği her şeyi veriyor. Tek hırsı müzayedelere katılıp kendi için güzel parçalar almak oluyor. Hayatında hiçbir sarsıntıya yer olmayan, gençliğe has bu rahat ve hoş atmosferi de oldukça seviyor. Fakat sonrasında fark ettiği şeyler oluyor. “ Ne var ki kaderin tüm beklentilerimi yerine getirmesi ve benim bunun ötesinde hiçbir şey talep etmeyişim bir alışkanlık haline geldiğinden bu hal giderek yaşamımda bir heyecan eksikliğine ve cansızlaşmaya yol açtı. O dönemde bazı yarı farkındalık anlarında bilincine tam varmadan içimde özlemini çektiğim şey arzulardan ziyade, arzulama arzusuydu; daha güçlü, daha bağımsız, daha tutkulu, daha doyumsuz istek duyma, daha yoğun yaşama, belki de acı çekme ihtiyacıydı. Fazlasıyla aklı başında bir yöntemle varoluşumdan bütün çelişkileri uzaklaştırmıştım ve bu çelişki yokluğu canlılığımı söndürüyordu. İsteklerimin giderek daha da azaldığını ve zayıfladığını, duygularıma bir tür donukluğun yerleştiğini görüyordum; belki de en iyisi şöyle ifade edecek olursam, bir tür ruhsal iktidarsızlık ve yaşamda tutkuyla yer alabilme yetersizliği hissettiğimi söyleyebilirim.”(s-7) Kahramanımızın 3 yıllık bir duygusal ilişkisi var ve bir gün sevgilisinden bir mektup alıyor. Sevgilisi yeni biriyle tanıştığını, onun mükemmel bir insan olduğunu, onunla evlenmeye karar verdiğini yazıyor. Sayfalar süren mektupta artık ilişkilerini kesmeleri ve üzülmemesi gerektiğini, kahramanımızın kendine zarar vermesinden korktuğunu defalarca dile getiriyor ve ona muhakkak bir cevap yazmasını istiyor. Kahramanımız sevgilisini gerçekten sevdiği halde herhangi bir huzursuzluk ya da acı hissetmediğini fark ediyor. Bu olaydan itibaren sürekli olarak kendini, duygularını izlemeye başlıyor ve aslında hiçbir şeyden tam doyum alamadığını , insanlara rol yaptığını “mış gibi” yaşadığını fark ediyor. Bir gün bir at yarışında kendisi gibi “hissetmeyen” bir kadın fark ediyor ve onu etkileme çabasına giriyor. Oldukça çirkin birinin onun kocası olması kahramanızı sinirlendiriyor ve kocasından ata oynadığı bir fişi çalıyor. Gidip onunla yeni bir yarışa oynuyor –yarış esnasında bir burjuvaya yakışmayacak hareketler sergiliyor- ve oldukça yüklü bir para kazanıyor. Tüm bunlar sırasında kahramanız yeniden hissetmeye başladığını, kötücül tarafının onu nasıl hayata bağladığını ,yaşamın gerçek yanının içinde filizlendiğini hissediyor. Hissedemediği için kendini ölmüş kabul eden kahramanımız ansızın yeniden çiçeklendiğini, kanın damarlarına hücum ettiğini ve duyguların ağır uyanışını izliyor kendinde. Fark ediyor ki toplumsal baskılardan, kurulan centilmenlik ideali tarafından sürekli duygularını bastırmış ve o kalıpların dışına çıkmamış ama bunu fark ettiği anda sokaklara çıkıyor, eğlenen insanlar arasına karışmaya karar veriyor. Sokaklarda beklediği kabulü görmüyor, bir lunaparka gidiyor ve lunapark kapanana kadar orada kalıyor. İşte o anda insanlar tarafından kabul görmeyi uman kahramanımıza, bir fahişe yaklaşıyor ve onu küçük tuzağına çekiyor. Kahramanımız bunun bir tuzak olduğunu bile bile adımlarını fahişenin adımlarına uyduruyor ve o “olağanüstü gece”de yaşananlar yaşanıyor. …“Bütün gece yana tutuşa aradığım şeyi bulmuştum sonunda: Birisi bana ihtiyaç duyuyor, beni arıyordu, ilk kez bu dünyaya ait birisi için var olduğumu hissediyordum. Tam da bu en dışlanmış varlık, zavallı tüketilmiş bedenini karanlığın içinde bir mal gibi taşıyan bu kadın bana yanaşmış, gözleriyle beni arıyor, benim içimdeki insanı soruyordu; bu hal benim aynı zamanda hem ayık hem esrik, hem berraklık hem büyülü bir bulanıklık hissettiren tuhaf sarhoşluğumu daha da arttırdı.”… (s-57)
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023145,2bin okunma
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.