Gönderi

Din hiçbir zaman sadece bireyin zihnini kurmak için gelmiş değildir. O, bireyi yetişkin, olgun bir hâle getirdikten sonra toplumsal yaşamda ona aktif olarak bir yer vermek ister. İnsanın toplumda aktif olarak yer aldığı bu sürece, bireyin şahsiyet/kişilik kazanma süreci diyoruz. Bu süreç aynı zamanda bireysel olan imanın da toplumsallaşma sürecidir. Ahlak da toplumun içine çıkarak bireyselliklerini birer şahsi kişiliğe dönüştüren bu insanlar sayesinde olmaktadır. Sevgili Peygamberimizin, 'Din Ahlaktır.' buyurmasının hikmeti de budur. Böyle bir donanımla toplum hayatında yer alan insanın önüne mü'min olma iddiasını test ettirecek imtihan vesileleri çıkacaktır. Salt mū’min olma iddiasının denendiği yer toplumdur ve insanlarla ilişkimizdir. Kur'an buna 'sarp yokuşa tırmanmak' adını vermektedir. İnanılması gereken iman esaslarına inanmak düz ovada yol almak gibidir. Bunlar bireyseldir. Ama bu inanç esaslarının gereğini yapmak, düzlüğün bittiği ve artık bir yokuşa tırmanmanın başladığı andır. Zor olan da burasıdır. Mü’min ile mü'min olmayanı ayıran da bu noktadır.
Sayfa 168Kitabı okudu
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.