Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
·
Puan vermedi
Fransız Aydınlanması'nın en etkin düşünürlerinden birisi olan Rousseau yaşamının son yılı ya da ayları içerisinde kendi geçmişiyle bir hesaplaşmaya girişmiş. Ancak bunu herhangi bir maddi amaç gütmeden yani bu yazının yayımlanma, bundan para veya şöhret kazanma amacı gütmeden kaleme almış. Kitap bu noktada
Montaigne
Montaigne
'nin
Denemeler
Denemeler
'inden ayrılıyor. Kitapta Rousseau geçmişine yaptığı 10 gezi ile bunların kendinde ne gibi düşüncelere yol açtığını anlatmış. Kitabın başında nedense
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
'nin bir kitabını okuduğumu düşündüm. Tamamen bir umutsuzluk hakimdi, daha doğrusu umuda yer vermeyen bir tavrı vardı Rousseau’nun. Bir çeşit boşvermişlik içerisinde. Sanırım kendisi bu hesaplaşmayı bitiremeden bu dünyadan göç eylemiş. Artık demir almak günü yaklaştığına göre yazar kendisiyle bir şekilde vedalaşmak ve görülmemiş hesapları kapatmak istemiş kanımca. Rousseau’nun daha önce okuduğum daha doğrusu okuduğum ilk kitabı olan
Emile ya da Eğitim Üzerine
Emile ya da Eğitim Üzerine
'de sürekli doğa ile iç içe bir yaşamı över. Bu bağlamda sağlıklı ve güçlü bir bedenin, sağlıklı ve güçlü bir ruhsal yaşamı beraberinde getireceğine inanır. Mustafa Kemal Atatürk'ün Rousseau'dan etkilendiğini zaten biliyorduk. Bu bağlamda "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur." sözü ile bu etkinin Atatürk'ün düşüncelerine ve sözlerine yansımalarını görüyoruz. Bunun yanında Stoacı felsefeden beslendiğini söylemek de mümkün sanırım. Kitapta tam anlamıyla yazgıya teslimiyetten bahsetmek mümkün. Ee sürekli doğa ile iç içe yaşamaya vurgu yapan birisinin büyük bir metropolde inzivaya çekilmesini beklemek epey abes kaçardı, değil mi? Her ne kadar Rousseau kendi düşüncelerini felsefi bir şekilde bize aktarmaya çalışmışsa da ben bu kitabı okurken çok sıkıldım. Rousseau kitabın 53. sayfasında şu şekilde bir ifade kullanmış. "Ama sabır, ılımlılık, tevekkül, dürüstlük, tarafsız adalet insanın beraberinde götürdüğü, ölümün bile değerini azaltmasından korkmaksızın durmadan kendisini zenginleştirebileceği birer erdemdir. Yaşlılık günlerimin kalanını adadığım biricik ve yararlı çalışma işte budur." Peki sayın Rousseau, bu tarafsız Adalet dediğiniz şey tam olarak nedir? Fazla da romantik olmamak gerekiyor sanırım. Rousseau sanırım biraz da bu hayattan toplum tarafından dışlanmış, fırtınalı ve sisli bir deniz ortasında kalmış küçük bir kayık misali yalnızlaştırılmış bir birey olarak kırılan onurunu bir şekilde kendini yücelterek tekrar yerine getirmeye çalışmış gibi geldi. Sürekli olarak bir mağduriyetten bahsediyor ama ben de şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum. Allah mısın be adam? Her şeyde de sen mağdur olma. Ne yazık ki kendini sürekli olarak yüceltirken geride kalan hemen herkesi suçlu ve zalim olarak görmüş. Bu da ne yazık ki samimiyetten uzak bir tavır. Sayın Rousseau her insanın hataları olur ve doğarak girdiğimiz savaş alanından ölümle çıkarız. Velhasıl kelam bu kadar karamsarlığa ve aynı zamanda da kendini yüceltme eğilimine sahip bir kitap olmuş. O zaman son söz de
Charles Baudelaire
Charles Baudelaire
'den gelsin. "Günahlarımız hoyrat, pişmanlıklar yumuşak; Suçlarımızı cömertçe bol bol sergileriz, Çamurlu bir yola güle oynaya gireriz, Gözyaşları kirlerimizi yıkar sanarak."
Yalnız Gezerin Hayalleri
Yalnız Gezerin HayalleriJean-Jacques Rousseau · Alfa Yayıncılık · 20184,025 okunma
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.