Gönderi

Hem hayatı zehir et hem de üste çık, ne güzel..
Bir gün evde otururken, anneannemle beraber ikimizi karşısına çağırdı ve bana hitaben "Şimdi sana hayatımın en önemli nasihatini, tavsiyesini vereceğim. Burayı iyi dinle” dedi ve doğrudan konuya girdi. "Ben hayatta üç büyük hata yaptım ve bu üç büyük hata benim hayatıma mal oldu. Sakın sen de bu hataları yapma." Sonra parmağıyla işaret ederek “Biiir!" dedi: "Evlenmek." Sonra, "İki" dedi ve hemen karşısında oturan anneannemi işaret ederek, "Bu kadınla evlenmek." Ben hayretle dinlerken esas büyük şaşkınlığıma sebep olacak son büyük itiraf ve pişmanlığını dile getirdi: “Bu kadını hemen öldürmemek. Konuşmasına devam etti. “Eski kültürümüzde, aile anlayışımızda, bizde boşanma yoktur” dedi. "Onu aklıma bile getirmedim. Ama bu kadını öldürmeyi çok düşündümse de gerçekleştiremedim. Eğer evliliğin ilk yıllarında öldürseydim, yirmi otuz yıl cinayetten yatardım. Zaten arada af çıkıyordu. Hayatımın geri kalan kısmında rahat yaşardım. Şimdi artık bu ihtimal de ortadan kalktı. Ama sana tavsiyem ve hayattaki en büyük nasihatim bu olacaktır: Evlenirken çok iyi düşün. Sakın yanlış bir iş yapma. Yoksa hayatın benim gibi zehir olur." Şaşkınlıgım geçtikten sonra dedemin bu acımasız tanımlamalarını sessizce dinleyen anneanneme baktım ve şöyle düşündüm: Dedem anneannemi kaçırdığında 17 yaşındaymış. Anneannem de 15'i biraz geçmiş. Birinci hata buradan başlıyor. Yaşça cahillik... Büyük sözü dinlememek... Evlenir evlenmez çocukları olmaya başlamış. Anneannem rahmetli derdi ki: "Deden askerdeyken bizim üç çocuğumuz vardı. Baktım durum tehlikeli bir hal alıyor, başka çocuğumuz olmasın diye Allah'a çok yalvardım." Anneannem tabii üç çocukla baş başa, ev işleri, bağ işleri, hayvan işleriyle uğraşırken dedem gününü gün etmiş. Degisik çevreler görmüş, kendini geliştirmiş. Anneannem de o köydeki 15 yaşındaki haliyle kalmış. Tabii olarak dedem tarafından aruk beğenilmez olmuş, Bir diğer sıkıntı kaynağı dedemin annesi. Tam bir Osmanlı kadını... Her şeye hakim... Elinden her iş gelir. Anneannemi asla benimsememiş. Baba evinden kaçıp gelen kıza sahip çıkmamış, her fırsatta ezmiş, Anneannem de dolayısıyla kendini geliştirememiş. Dedem hiçbir yemeğini beğenmezdi ve devamlı olarak aynı sözü söylerdi: "Ah ah nerede rahmetli anacıgımın yaptığı yemekler!" Şimdi durup dururken bütün bunları niye böyle ayrıntısıyla anlatıyorum biliyor musunuz? Gençler, henüz evlenmeyenler, dedemin de dediği gibi hayattaki en büyük, en önemli karar “evlenmek"tir. Dönüşü olmayan, olsa da sonucu çok ağır olan bir karar... Rahmetli Fethi Ağabey'in tabiriyle "Eşini bulan kurtulmuştur, işini bulan değil." İşini bil, eşini bul. İş değiştirmek kolay, eş değiştirmek zor!
Sayfa 38
··
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.