Gönderi

SATİ UYGULAMASI
Sati geleneği, Hinduizm'de kadınların ölen kocaları ile beraber yakılması olarak tanımlanmaktadır. M.S 400'lü yıllara dayana bu gelenek, günümüzde hala bazı bölgelerde uygulanmaktadır. Dul kadınların kocaları olmadan bir işe yaramadıkları düşüncesine dayanan bu gelenek Hinduizm dinine inanan kadınlara da zorla benimsetilmiştir. Kocası öldükten sonra kendini yakmayan kadınlar toplum tarafından dışlanmakta, zorbalığa ve baskıya maruz kalmaktadır. Sati (suttee olarak da adlandırılır) yakın zamanda dul kalan bir kadının, kocasının ölümüneticesinde ya isteyerek ya güç kullanımıyla ya da zorla intihar ettiği, bazı Hindu topluluklar arasındaki uygulamadır. Satinin en bilindik şekli bir kadının kocasının ölüsünün yakıldığı odun yığını üzerinde yanarak ölmesidir. Fakat kocanın cesediyle birlikte canlı canlı gömülme ve boğulma da dahil, satinin başka şekilleri mevcuttur. Hindistan'ın Rajastan eyaletinde çıkan savaşta, erkeklerin hepsi ölünce, kadınlar düşmanların cinsel saldırılarına maruz kalmamak için hep birlikte kendilerini ateşe atmışlardır. Bu şekilde başlayan gelenek, kocası her ölen her kadının kendini ateşe atarak öldürmesi şeklinde devam etmiştir. İntihar etmeyen kadınlar ise toplum baskısına maruz kalmış hatta bazıları aileleri tarafından zorla ateşe atılmışlardır. Kendisini yakmayan dul kadınlar hiç bir topluluğa kabul edilmemiş, evlenememiş hatta kendi evlerinde bile yaşayamamışlardır. Dul bir kadının toplumda itibar kazanabilmesinin tek yolu, ölen kocasıyla birlikte kendisini yakması olmuştur. Sati uygulaması yapılırken kadın otlardan yapılan bir kulübenin ortasına yarı yatar şekilde yerleştirilmekte ve kocasının bedeni dizlerine yaslanmaktadır. Yakma işleminin çabuk bitmesi için kulübenin çevresine yağ dolu kaplar yerleştirilmektedir. Kimi zaman kadınlar direkt kocalarının yakıldığı ateşin içine de atlayabilmektedir. Bu ritüeli tam anlamıyla gerçekleştirebilmek için ilerleyen dönemlerde kadınların kaçmaması için kadını cesede halatla bağlama, kadının ve kocasının cesedinin üzerine kütük yükleme gibi bazı önlemler alınmıştır. Hinduizm' de, kız çocuklarına kocalarına ait oldukları, kendilerini eşlerini eşlerine adamaları gerektiği öğretilmektedir. Evlilik iyi talihi simgelerken; dul kadın çirkinliği simgelemektedir. Kutsal Manu kitabında, kocası ölen kadının kendini ateşe atarak çok onurlu bir davranış sergilediğinden, günahlarından arınıp cennete gideceğinden bahsedilmiştir. Sati uygulaması günümüzde Hindistan'da suç olarak kabul edilse de, kayıtlara intihar ve kaza olarak kaydedildiği için herhangi bir caydırıcılığı bulunmamaktadır. Bazı araştırmacılar bu uygulamanın tarihsel bir olgu olduğunu söylerken bazı araştırmacılar bu geleneğin varlığını sürdürdüğünü desteklemektedir. Sati geleneğinin çıkış öyküsü antik dönemlere dayanmaktadır. Hint mitolojisine göre Brahma'nın oğlu Daksha, kızı Sati'nin kocası Shiva'yı üstün güçlere sahip olduğu için kıskanmaktadır. Daskha bir gün kurban töreni düzenlemiş ve shiva dışındaki tüm tanrı ve tanrıçaları bu törene davet emiştir. Shiva törene katılmayacağı için karısı Sati'nin de gitmesini istememiştir. Daskha bu törende herkesin önünde Shiva hakkında ağır ithamlarda bulunmuştur. Sati de buna tepki olarak kendini ateşe atarak yakmıştır. Bu öykünün sati uygulamasından tek farkı kendini yakan kadının dul olmamasıdır. Yükselen feminizm ile eşitlik ve insan haklarına odaklı bu çağda bir dul kadının kocasının ölüsünün yakıldığı odun yığını üzerinde yanarak ölmesi olan, Hindu sati uygulamasını özümsemek modern dünyamızda zor. aslında bu uygulama günümüz Hindistan' ında feshedilmiş olup, yasadışıdır, fakat günümüzde meydana gelmekte ve hala bazı Hindular tarafından kadınca bağlılığın ve fedakarlığın nihai şekli olarak görülmektedir.
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.