Gönderi

361 syf.
·
Puan vermedi
Merhaba siz güzel insanlar, Size kitap hakkında inceleme yazmadan önce bir iki şey söylemek istiyorum. Yazılı ve yazısız bütün eylemler bir kurgunun biçimidir. Bir kitabın içeriği de herhangi bir kanal açıp izlediğiniz tv de... Kurgu yalan dolan değildir, kurgu hikaye halini almış biçimdir. Şuan size bu satırları yazıyor olmam da bir kurgudur. Yunus Emre hakkında yazılı kaynaklar neredeyse hiç yok. Farklı kaynaklarda veya kendi şiirlerinde yaşanılan hadiseler öyküleştirip de yazılmıştır. Yunus Emre'nin dizisi de bulunur, orada ki hikaye ile bu kitap da ki hikaye tamamen bambaşkadır.Bundan dolayı hem okuyup hem izleyenler iki farklı Yunusla tanışmış olabilirler.Bu kurgunun sonucudur. Net bilgilere sahip değiliz. Molla Kasım biraz araştırırsanız Taptuk Emre'nin bir dervişidir. Yunus Emreyle arası pek iyi olmadığını söylemek istiyorum. Yazan çizen kuşlarla ağaçlarla konuşan bir insanı döneminde anlamak için büyük nitelikler gerektirir. Tabi hep sonradan aklı başına gelir... Kitap Yunus Emre hayatını konu edinmiş, kitabı okuyup sevemedim diyenlerde olacaktır. Ben kitabı okuyunca Yunus Emre'nin o yazdığı şiirleri o dedikleri cümleleri açıklarken bende o ruhaniyete girmek-itilmek istiyorum diyebilenler kesinlikle olacaktır. Kitabı okuyunca hayatını bilmiş oldum, beklentimi karşılamadı diyenler olacaktır. Onlara şunu söylemek istiyorum; bunu asla yazar yapamaz !! Yazar yapamaz ama Yunus Emre'nin sadeleşmiş şiirlerini okursanız o aşkı o lezzete sahip olabilirsiniz. Tabi kalbiniz yerinde ise. Bu kitabın kurgusu gerçeğe yakın olarak düşünürsem Yunus Emre, Yunus Emre olduysa kesinlikle eşine borçlu; atasına borçlu... Var olan duygularını kontrol etme haline borçlu ! Herkes Yunus Emre olamaz ama o özü korursak yani belki bir gün o gönül gözümüzü açacak birileri karşımıza çıkacaktır. Bu bir kadın olabilir bir dost olabilir bir erkek olabilir... Olacaktır. Yunus Emre demez mi her saniye insana rahmet yağar ama kul onu fark etmez, onu göremez. Mevlana: “Sufilik yolunda hangi makama erişmişsem, şu Türkmen kocası Yunus Emre'nin ayak izini orada gördüm” Türkler Orta Asya'dan göç ettikten sonra iki kazancı oldu, bana göre. Biri İslam diğeri ise Anadolu. Bu ikisine sımsıkı sarıldı ve bırakmadı. Bırakmış olsa helak ve yok olurdu. Bu iki şey birbirini tamamlamaktadır. Anadolu İslamsız olamaz, İslam Anadolusuz edemez. Bütün ırkların ayak izleri var Anadolu da ama Türkler kadar merhametlisini hiç bir zaman görmemiştir. Sevgilerimle iyi okumalar diliyorum.
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202242bin okunma
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.