Gönderi

Ahzab/59
Ey Nebî(yy-i zîşân)! Eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına söyle ki; cilbâblarından (bir kısmına dolanıp, diğer) bir kısmını (da uzuvlarının şeklini belli etmeyecek vaziyette) üzerlerine sarkıtsınlar. İşte bu (suretle örtünmeleri), onların (câriyelerden ve İslâm’ın yasakladığı bazı aşağılık işleri yapan kadınlardan seçilip) tanınmalarına ve (kötü insanlar tarafından) eziyet olunmamalarına daha yakın (bir davranış)dır. Allâh dâima (çokça bağışlayan bir) Ğafûr ve (kullarına çokça acıyan bir) Rahîm olmuştur. (Bu yüzden evvelce hicâb âyeti indiği halde, bu hususta dikkatli davranmayarak işlemiş olduğunuz günahlarınızı bağışlar ve bundan sonra emir tuttuğunuz için mükâfatınızı verir.) Bu âyet-i kerîmede geçen “Celâbîb” kelimesinin müfredi olan “Cilbâb” kelimesine, sahâbe ve tâbi`în (Radıyallâhu anhüm) birkaç mana vermiştir: a) ibni Abbas (Radıyallâhu anhümâ)dan rivayet edildiğine göre; baştan aşağı örten dış elbisedir. b) İbni Cübeyr ve bazı ulemâya göre; “Milhafe” ve “Mıkne’a” dır. Bu da, yüzle birlikte bütün bedeni örten peçe ve çarşaf anlamındadır. (Beyzâvî, Nesefî, Âlûsî) Diyânet eski reislerinden Ömer Nasûhî Bilmen, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Konyalı Mehmed Vehbî Efendi ve İzmirli İsmâil Hakkı (Rahime humullâh) gibi son devrin en büyük müfessirleri cilbâb kelimesine ilk olarak “Çarşaf”, daha sonra “Ferâce” manasını vermişlerdir. Dolayısıyla burada örf de nazar-ı itibara alınacak olursa, şehir kıyâfeti olarak, özellikle de Osmanlı kültürümüzde çarşaf öne çıkmaktadır. Nitekim Elmalılı merhûmun: “Bizler yetiştiğimiz zaman memleketlerimizde vâlidelerimizin tesettür tarzı çarşaftı. Bin üç yüz onda İstanbul’a geldiğim zaman, İstanbul hanımlarının bir peçe ilave edilmek ve elde açık bir şemsiye bulunmak şartı ile tesettür tarzları da bu idi!” şeklindeki beyanları bu örfü bize anlatmakta yeterlidir. Ancak Acem yurdunda ferâce ve çarşaf kullanıldığı gibi, Anadolu’da atkı-şalvar, Erzurum yöresinde ihram ve Karadeniz bölgesinde peştamal-dolaylık isti’mal edilmiştir. Şu kadar var ki; bu örflerin her birinin İslâm’da kabul görmesi birtakım şartlara bağlıdır: a) Tepeden tırnağa tüm bedeni örtmesi, b) Hiçbir uzvun şeklini belli etmeyecek derecede bol olması ki; bu iki şart dikkatle düşünülecek olursa, günümüzde gelenek olarak bilinçsizce giyilen atkı-şalvar ve peştamal-dolaylığın bu şartlara hâiz olmadığı ortadadır. Hatta bazı yörelerin kullandıkları dize doğru çekilmiş çarşaflar bile bu şartlara uygun değildir. Dolayısıyla isim takıntısından ziyade, burada zikredilen şartların aranma zorunluluğu vardır. Ama şu demek değildir ki; “Örtün de nasıl örtünür sen örtün!”, zira burada “Örtünsünler!” buyrulmamış, bilakis “Cilbâblarını üzerlerine çeksinler!” buyrularak, cilbâb namında bir isim belirtilmiştir. De mek ki; Allâh-u Te`âlâ’nın kadınlara emri, bu şartları bulunduran çarşaflara bürünmeleridir. c) İçindeki şahsı süslü ve cazip göstermemesi, d) İç gösterecek şekilde şeffaf olmaması, e) Yüz avret değilse de, zamanımızdaki fitne göz önünde bulunduru larak, çarşafın çene altından değil de, burun altından bağlanması, f) Allı-pullu ve gösterişli renk ve şekillere sahip olmayıp, erkeklerin na zarlarını bertaraf edecek bir özellikte olması ki; bu yüzden siyah renk kullanılmalıdır. Nitekim Ümmü Seleme (Radıyallâhu anhâ) vâlidemizin: “Üzerlerine çarşaflarını çeksinler!” âyet-i kerîmesi inince, Ensâr hanımları dışarı çıkarken başları üzerinde kargalar varmış gibi siyah kisvelere büründüler.” (Abdürrezzak, el-Musannef: 2/123; Ebû Dâvûd, Libâs: 32, No: 4101, 2/459; İbni Ebî Hâtim, No: 17784-785, 10/3154; İbni Kesîr: 6/471, Suyûtî, ed-Dürru’l-mensûr: 12/141; Âlûsî: 22/89) şeklindeki beyanı, bu hususta yeterli bir delildir. Bu şartlar göz önünde bulundurulduğu takdirde; günümüz Müslüman kadınlarının giydikleri; abâye, manto, etek-bluz, pardösü gibi kıyâfetlerin İslâm’la uzaktan yakından alâkası olmadığı açıkça ortaya çıkar. Zira bu tür kıyâfetler ve üzerlerine atılan süslü püslü başörtüler, tepeden tırnağa tüm bedeni örtmemekte, örtse de şekil belli etmekte, şekil belli etmese de, giyeni cazip göstererek dikkatleri üzerine çekmektedir. Hâlbuki İslâm’ın istediği tesettür şekli, içindekinin genç mi yaşlı mı, güzel mi çirkin mi olduğunu belli etmeyecek bir örtünmedir.
··
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.