Her nazarda mahv eder endûh-ı bâlî gözlerin
Neş'e-i devrân ile gûyâ ki mâlî gözlerin
Nâzikâne va'd eder çünkü visâlî gözlerin
Karşıdan manzûrum oldukça gazâlî gözlerin
Gark-ı envâr-ı safâ eyler hayâlî gözlerin
Dîde-i fettânına meftûn olup her şeyh ü şâb
Âsitân-ı hüsnüne etmek dilerler intisâb
Yâ kalır mı âşık-i dil-hastanın cisminde tâb
Lerze-nâk eyler beyim şîr olsa da bi-irtiyâb
Ger gazûbâna nigâh eylerse âlî gözlerin
Baktığın günden beri ol dîde-i sarhôş ile
Mest ü bî-hûş oldular sahbâ-yı aşk-ı nûş ile
Yâ nasıl sabr eyleyip dursun leb-i hâmûş ile
Meclis-i rindânda hâlât-ı cûş-â-cûş ile
Nâlişe mecbûr eder her ehl-i hâli gözlerin
Gözlerindir ağlatan FENNÎ-i zârı dâimâ
Cedvel açtı vechine gûyâ ki seylâb bana
Vakı'-ı hâle muvâfıktır değildir iftirâ
Rif'at'i bunca gama dûçâr eden ey mehlikâ
Şîveli nazlı edâlı lâübâlî gözlerin
Yozgatlı Fennî