Kırmızı uzun etekli bir çingene karşımızdaki binanın taş basamağında oturuyordu. Falıma baktı ve ezbere bildikleri klişeleşmiş lafları tekrarladı durdu. Uzun boylu, kara gözlü bir kız bayılıyormuş bana. Ama kısa boylu, mavi gözlü bir kadın büyü yapmış. İlacı da ondaymış ve bunun için kankurutan otu satın almalıymışım. Başkalarına bir Tümen'e satsa da bana beş Riyal'e bırakırmış. Gülüp o uzun boylu kızın adresini istedim. O da gerisini söylemedi tabii.