Gönderi

- Git diyorum Zühre, önümde durma! Git seni gözüm görmesin. Yoksa canıma mı aş eriyorsun? Zühre tülbentini çenesi üzerine toplayarak kapıya doğruldu. - Senin kanına aş ermek de ne söz? Asıl sen benim kanıma ekmek doğradın. Ben senin kulun kurbânınım. Hosçakal ağam, hoşçakal. Kendini vebalden sakın. Zira ki hak yerini bulur. Zühre bir sene evvel, billür sarayda altın toplarla oynayan padişah kızı gibi tâze ve mutlu olarak ayak bastığı Şahinkonak'tan sırtında bir soluk ferace, kucağında öksüz yavrusu, yüreğinde hicran ağusu, alnında şikayet etmeden zulüm çekenlerin haşmetli nur parıltısıyla çıktı gitti.
Sayfa 157 - KUBBEALTIKitabı okudu
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.