Karısını yine pencerenin önünde oturmuş buluyor ve kendini beklediğini sanıyordu. Ama bilmiyordu ki, Vuslat bu bekleyişten çoktan vazgeçmişti. Artık hiçbir şeyi beklemiyor, sadece yılların verdiği bir alışkanlıkla, pencerelerinden ışık sızan evlere bakarak, böylesi evlerde yaşandığını sandığı mutlu hayatlara imreniyordu.