✍DİPÇE :
Fethi Naci: Müthiş bir gözü var Tanpınar'ın, der. Hakikaten öyledir, Mahur Beste, Sahnenin Dışındakiler ve Huzur üçlemesinde , Tanpınar'ın gözüyle geniş bir zaman diliminde akarız .
Mâhûr Beste” de 1300 ’lere uzanan geçmiş zaman insanlarının hayatı ayrı ayrı hikâye edilirken, daha sonra, bu insanlardan bazıları, “ Sahnenin Dışındakiler” ve “ Huzur” da, yeniliğe bakan yaşam biçimleriyle yer alırlar.Böylece bu üç romanda Abdülhamit
devrinden Cumhuriyete kadar çekilen hat üzerinde, olaylar ve kişiler birbirlerine bağlanmış olur.
Romanlarda mekan İstanbul’dur. Tarih ve kültür açısından İstanbul,
bir medeniyetin bütünleyicisi olarak ele alınır.Bu bütünlükte ; sanatı mimâriyi, musikiyi,dinimizi, geleneklerimizi, muaşeretimizi, Tanpınar'ın kendi tabiriyle
“ hayat şekillerimizi” bulur ve yansıtır. Onun idealindeki ise bu “ hayat şekillerimizin” yalnız ve yalnız bize özgü olmasıdır.
Bu bağlamda ilkin musikiye yer verir.Üç kitabın nehir motiflerinden biri olan
Mahur Beste, roman kişileri arasındaki aşk öykülerinin organik bağıdır.Beste’nin sahibi Talât Bey’dir. Talât Bey, Mahur Beste romanının kahramanı Behçet Bey’in eşi Atiye Hanım’ın akrabası, Huzur romanındaki Nuran’ın da, dedesidir. Karısının kendisini terk etmesi üzerine bestelemiştir. Eser bir yadigâr olarak, nesilden nesle aktarılmıştır.
Bu üç romanda da, mutsuz biten aşkların yazgısı Mahur'un aksi sedasıdır. Zira, Atiye son nefesinde bu ezgiyi söyler, Sabiha bu ezgide savrulur ve nihayet Nuran, bu ezginin ağırlığından kaçar.
Her üç romanda Batı ve Doğu karşıtlığı musikide de işlenir.Özellikle Huzur'da bu karşıtlık zirve yapar.
Batı musikisinde örnek Beethovven’in Keman Konçertosudur. Bu Konçertonun da edebiyattaki atmosferi , dramatiktir.(Kreutzer Sonat) acılarla dolu bir gerilim ve ölüm çağrıştırır.(Suat'ın o gece dinlediği bestedir).
Tanpınar, klasik musikimizin insan ruhunda uyandırdığı huzura, sûkûnete karşılık, Batı musikisinde ölümü sembolize etmiştir.Böylece iki medeniyet karşısında bir taraf sergilemiş gibidir.
Tanpınar'ın elbette vazgeçilmez izleği zaman , geniş yelpazede işlense de romanın asıl zamanı "bir" gün içinde yaşanır. İhsan'a ilaç almak üzere dışarı çıkan Mümtaz, Nuran'ın kocasına döndüğü haberini alır.Bu ilk bölümdür, ardından her bölüme adını veren karakterler üzerinden Nuran, Suat ve son bölümde tekrar Mümtaz'la mazi yolculuğu tamamlanıp reel zamana dönülür.
Nehir romanın ortak karakterlerinden İhsan - Prof.Dr.Mehmet Kaplan'a göre - Yahya Kemal Beyatlı'dan yola çıkılarak oluşturulmuş bir karakterdir.Onun şahsiyeti, tarihçileri, şiir ve musiki bilgisi, toplumcu yaklaşımı ile İhsan karakterine yansıtılmıştır. Mümtaz ise, çocukluğu, yaşama bakışı ve hayatında var olan Nuran karakteri ile Tanpınar'ın kendisidir.Yine Kaplan'a göre Suat, Dostoyevski tesiriyle ortaya çıkan marazi bir tiptir.(ders notlarımdan)
Mümtaz ve Nuran arasında, temiz duru bir aşk yaşanmaktadır.Sayfalar boyunca bu aşkın etrafında dönüp durulur ama Huzur için aşk romanı denilmez "ben" romanı da değildir Huzur bir neslin romanıdır.Mümtaz edebiyat hocasıdır, aksiyoner değildir derin bir edebiyatçıdır,bu durum romanda hareketsizliğe yol açar.Mümtaz'ın çocukken anne ve babasının ölümünü tatması onu sürekli yaşam ve ölümün kıyısında gezdirir, an'ı yaşamayı Nuran'la öğrenir. Fakat aynı Nuran onun içsel yolculuğunun sonu da olur.