Gönderi

Ah, Gözü Doyurmayan Dünya Malı!
Cerîr yoluyla Leys'ten rivayet ediliyor: Adamın birisi Hz. İsa (a.s) ile arkadaşlık etmek için kendisine: "Seninle gelmem eve arkadaş olmama izin verir misin?" der. Nihayet ikisi birlikte yola çıkarlar, derken bir ırmağın kenarına gelirler. Yemeklerini yemek üzere otururlar, yanlarında da üç ekmek vardır. İkisini yerler. Geride bir ekmek kalır. Bu arada Hz. İsa ırmağa girer ve oradan su içer, sonra döner, fakat döndüğünde ekmeği yerinde bulamaz. Adama, ekmeğin ne olduğunu sorar. Ancak adam: "Bilmiyorum." der. Bu adam ile Hz. İsa birlikte yola devam ederler. Yola devam ederlerken iki yavrusuyla birlikte giden bir geyik görürler. Hz. İsa bunlardan birisini çağırır, o da Hz. İsa'nın yanına gelir. Hz. İsa gelen yavruyu keser, bunu pişirip kebap yapar, hem kendisi hem arkadaşı bundan yerler. Sonra da yavruya: "Artık Allah'ın izniyle kalk." der. O da kalkar ve gider. Hz. İsa (a.s) adama: "Şu gördüğün mucize adına soruyorum, ekmeği kim aldı, söyler misin?" der. Ancak adam, yine bilmediğini söyler. Derken Hz. İsa ve arkadaşı, su bulunan bir vadiye gelirler. Hz. İsa, adamın elinden tutar ve suyun üzerinde yürüyüp geçerler. Geçtikten sonra, Hz. İsa: "Sana bu mucizeyi gösteren Allah adına soruyorum, ekmeği kim aldı?" der. Fakat adam yine almadığını ve bilmediğini söyler. Yine yollarına devam ederler ve nihayet bir ovaya gelirler, burada konaklarlar. Hz. İsa bir miktar toprak alıp bunlar ufak tümsek haline getirir ve: "Yüce Allah'ın izniyle altın ol!" der. Tümsek de hemen altın oluverir. Hz. İsa bunu üçe böler ve: "Bunun üçte biri benim, üçte biri de senin olsun, kalan üçte biri de ekmeği alanın olsun." buyurur. İşte bunun üzerine adam, ekmeği alanın kendisi olduğunu söyler. Hz. İsa da: "O halde, al hepsi senin olsun." der. Hemen bu adamdan ayrılıp uzaklaşır. Adam henüz yerinde iken yanına iki kişi çıkagelir. Altınlar da adamın yanında bulunmaktadır. İkisi adamı öldürmek isterler. Böylece altınları ellerine geçireceklerdir. Adam: "Bu altınları üçümüz aramızda paylaşalım." der. "Ancak içinizden birisini bize ekmek alması için kasabaya gönderelim de yiyecek bir şeyler getirsin, birlikte yiyelim." diye devam eder. İçlerinden birisini kasabaya yiyecek alması için gönderirler. Bu arada ekmek almaya gönderilen kişi: "Ben niye bu altınları bu adamlara yedireyim ki? Niye bölüşmeye rıza göstermeliyim ki? En iyisi alacağım yiyeceklere zehir katayım da onlar ölsünler, böylece onlar öldükten sonra altınların tümünü ben alayım." der. Nitekim dediğini de yapar. Yiyecekleri alır ve bunlara zehir katar. Ancak geride kalan iki kişi de: "Neden biz bu altını üçe bölüşelim; o kasabadan döndüğünde onu öldürürüz ve ikimiz aramızda bunu paylaşırız." derler ve böylece anlaşırlar. Adam yanlarına geldiğinde, ekmeği elinden alıp adamı hemen öldürürler ve oturup ikisi birlikte yemekleri yerler. Fakat her ikisi de oldukları yerde yığılıp kalır ve ölürler. Altınlar da orada öylece kalır. Yanı başında ise üç ölü. Onlar böyle bir durumda iken, Hz. İsa tekrar oradan geçer, onların bu hallerini görünce arkadaşlarına: "İşte şu dünyalık var ya, bundan uzak durun!" der.
Sayfa 203 - Çelik Yayınevi- 1. BaskıKitabı okudu
··
37 görüntüleme
Atakan okurunun profil resmi
Hocam “adamı öldürürler ne oturup ikisi birlikte yemekleri yerler” kısmında ‘ve’ ‘ne’ olmuş sanırım klavye otomatik düzeltme yapmış kitabı okumadım ama gözden kaçmış sanırım.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.