İbrahim (aleyhisselam)'ın bu ifadelere yansıyan kararı, "müşriklerden ve onların Allah’ı bırakıp de tapındıkları şeylerden uzaklaşması" (Meryem, 19:48), her şartta ve ortamda, İslam ile şirkin, hak ile batılın, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün ayrılığının gerekli kıldığı bir durumdan başkası değildi. Bir mü'minin hiçbir şekilde ve hiçbir gerekçeyle müşriklerin yanında ve onların himayesinde zillet içerisinde olamayacağının ifadesiydi. Tevhid-küfür mücadelesinde mü'minlerin olmazsa olmaz konumlarını belirleyen evrensel ilkeydi.