Merhaba, sosyoloji alanından değilim ancak kitabı okuduktan sonra buradaki incelemelerini de okumak istedim ve sizin incelemenize denk geldim. Haklısınız cinsiyetçi denebilecek ifadeler var. Ancak bunun körü körüne bir cinsiyetçilik olduğunu düşünmüyorum, kendi içerisinde temellendirmeleri var, ve sadece olanı söylüyor aslında. Mesela bana cinsiyetçi gelen bir ifade 'Kadının duygusal ihtiyaçları daha azdır, daha fizyolojik bir varlıktır, bu sebeple toplumdan soyutlanmaya bağlı intiharları az gözlemleriz.' anlamı taşıyordu. Ben de cinsiyetçi bulmuştum. Ancak ilerleyen bölümlerde 'insanın alıştığı bir şeyin elinden alınması, ya da beklediği bir şeye ulaşamaması ile aynı şeyi hem beklememesi hem de ulaşamaması aynı şey değildir. Erkekler toplum yaşamında hayatlarınun büyük çoğunluğunda kadınlara göre daha aktif rol aldıkları için toplumsal sebeplerden kadınlara göre daha çok etkilenirler ve toplumdan uzak kalmak onlar için daha büyük sıkıntılara yol açarken kadın bir şeylerib yokluğunu bile hissetmeyebilir. ' benzeri bir açıklama getiriyor. Kitabın yazıldığı dönemi de düşünürsek, ben mantığını haklı buluyorum. Kadınlar kadın oldukları için basit manevi değerlere sahip olmaya mahkumdur demiyor, kadınların büyük çoğunluğu toplum ile hayatları boyunca erkeklerin bütünleştiği gibi bütünleşme fırsatını bulamamışlardır ve aynı şekilde etkilenmeleri beklenemez demek istiyor.