Gönderi

848 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Arkada Don Giovanni çalarken yazmaya başlıyorum bu yorumu. Çok sevdiğim kitaplar hakkında yazacağım zaman hep nereden başlayacağımı düşünürüm ve en sonunda genelde yazarla olan bağımı anlatarak başladım. Haruki Murakami, lisenin ilk senesinde İmkansızın Şarkısı’nı okumamla hayatıma girdi. Bir ölüm üzerine gelişen kitap beni öyle etkilemişti ve o dönemde yaşadıklarımla, ölüm korkumla öyle bağdaştırmıştım ki onu uzun süre -yaklaşık iki yıl- okumasam da onun kaleminden başka bir kitap, en sevdiğim yazarlardan biri olacak gibi hissediyordum. Sepetime yıllarca ekleyip çıkardığım kitaplarından rastgele birini aldırdım geçen. Elime gelir gelmez de okudum Kumandanı Öldürmek’i. Kelimenin her anlamıyla bayıldım. Üzülerek söylüyorum ki karakterin bir adı olmadığını okurken fark etmemiştim, sanki biri ona seslenirken hep ismini kullanmıştı ama sonra bunu öğrenince çok şaşırdım gerçekten. Her neyse, hayattan soyutlaşmak, yalnızlığını daha iyi yaşamak için arkadaşının babası olan ve kendisi gibi ressam olan Tomohiko Amada’nın eski evine taşınır. İşte böyle başlar hikayesi kitabın. Evin çatı katında kitaba adını veren bir tablo, garip bir komşu ve bir de geceleri aynı saatte içinden çan sesleri duyulan bir kuyuyla tanıştırır onu bu ev. Bu gizemli ve bir süre anlamını kavrayamayacağımız şeyler Murakami’nin idealar, zaman, mekan, insan ve metafor kavramlarını ustalıklı anlatımı ve parlak zekasıyla birleşince kurgusu bal tadında oldu. Yakışık alır bir benzetme olacak mı bilmiyorum ama karakterimizin kardeşi Komi’nin de bahsettiği gibi bu kitap sanki çok daha detaycı yazılmış bir Alice Harikalar Diyarında gibiydi. Biraz daha karanlıktı belki. Bana portrelerin gerçek anlamda canlı olabileceğini düşürttü öyle ki. Sanattan, resimden pek anlamam; yalnızca bazılarını sever ve bazılarını sevmem ama sanki kitabı okudukça sanattan anlayan birine dönüştüm. Müzik, resim ve hatta yemek yapmak hakkında bile birçok şey öğrendim. Tüm bunların yanı sıra Murakami’nin tarzı gereği kitabın sonunda neredeyse çoğu soruya cevap alamadım ama bu beni rahatsız etmedi, aksine bana üzerine düşünecek bir konu verdi. Karakterin yaşadığı tüm bu büyülü gerçekçi olaylar, karakterin kendini yalnız hissetmesinden ve bir noktada zaman kavramını yitirmesinden mi kaynaklanıyordu acaba diye düşünmeden de edemedim. Üzerine okuyan biriyle de bunları tartışmak çok isterim açıkçası. Yazar büyülü gerçekliği öyle iyi kullanmış ki çoğu zaman yanımda Kumandan’ın belireceğini, benimle “sizler” hitap şekliyle konuşacağını hayal ettim ve bunu garipsemedim. Zamanın tek yöne aktığı, yalnızca ileriye aktığı tezine de yaptığı yorumlar beni çok etkiledi bir diğer husus olarak. Bazen bazı duygulardan kaçmak için yaptığımız bazı eylemler, aldığımız bazı kararlar bizi hiç beklemediğimiz başka bir eyleme; kimseye anlatamayacağımız sırlara çevirebilir kendilerini. İyi ki okudum bu kitabı.
Kumandanı Öldürmek
Kumandanı Öldürmek
Kumandanı Öldürmek
Kumandanı ÖldürmekHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20181,823 okunma
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.