Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İnsan, evrimin basamaklarındaki bir çocuktu henüz. Kendini evrilmiş sanan vahşi bir hayvandı. Beyni yıkanan insan kendisinin üstün güçlere sahip olduğuna inanıyordu, oysa geçici olarak, besin zincirinin en tepesinde olan bir yırtıcıdan başka bir şey değildi. Medeniyet, insanın içgüdülerinden gelen baskıyı hafiflettiği iddiasında olsa da, savaşlar o denli hayvancaydı ki, her varlığın içinde bunun sürüp gitmesine katkıda bulunuyordu. İnsanlık bir barut fıçısının üzerinde uyuyordu. Bir gün ilkel güdüler tekrar ortaya çıkarsa? Aşılamayan anlaşmazlıklar yüzünden medeniyetin ahlaki setleri çökerse? O zaman ne olacaktı? İnsanlar birbirlerini yok etmeye başlayacaktı. Bu takatsiz iki ayaklının diğer türlerin üstesinden gelmesine katkıda bulunan ve içinde uykuya yatmış olan ilkel yırtıcılar tekrar sahneye çıkacaktı. Yırtıcıların uyanışı amansız olurdu. Onlarca yıl mı? Asırlarca mı? Evrim ölçeğinde dikkate alınmayacak kadar küçük bir zaman birimi de olsa, sonuçları dramatik olurdu. Dünya çapında bir katliam. Bir egemenliğin sonu. Çünkü medeniyet, kendi menfaatleri için birkaç kişi tarafından yönlendirilen bir sistemdi ve kof bir kibire dayanıyor, iktidarı korumak adına azınlık, çoğunluğa hükmediyordu. Doğuşundan itibaren savaşlarla korunan bir medeniyet. Kendi çelişkilerine kör bir medeniyet: Değerlerini korumak için insanın en ilkel güdülerini kullanırken, dizginlenmiş vasıflarıyla da ona en iyi yaşamı sunma vaadinde bulunuyordu...
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.