Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Meraklıyız işte. Elimizde değil. Hepimiz öyleyiz. Bir kız serpilmeye görsün, "Ne zaman everecekler seni bakalım?" diye takılırız. O da pembe pembe olmuş yüzünü saklayacak yer bulamaz; şaşırır, gülümser. Derken kısmeti çıkar, nişanlanır; "Düğün ne zaman?" diye başlarız. Evlenir, bu kez bebekten haber sorarız. Bebek doğar, ilk adımlarını atar, ikinciyi merak ederiz o zaman da. Sanki her şeylerin bir an önce olup bitmesi gerekliymiş, bir yerlere geç kalınıyormuş gibi. İkinci bebekten sonra da susmayız. "Yeter artık," diye öğüt veririz, "bu zamanda iki bebe yeter. Tanrı onları analı babalı büyütsün de..." Ara ara sorumuzu tekrarlarız: "Yok değil mi bir şey? Haa?.. İyi, iyi. Aman olmasın!" Yıllar geçer, gelin kız, kadınlığını giz dolu bir yük gibi taşımaktan usanır. Eskiden utanıp kızarırken, şimdi yavaş yavaş rahatlar, açılır. Anası yerindekilerle çene yarıştırmaktan sıkılmaz olur. Giderek kaç çocuk aldırdığını, nasıl korunduğunu filan anlatmaya başlar o da. Bir gün artık sorular sorulmaz olur. Gelin kız önemini yitirir, unutulur nerdeyse. Tüm unutulmamak için çabalamak zorundadır. Loğusaların, hastaların başını bekler; ölü evlerine yemek taşır; konu komşunun çamaşırına, dikişine yardım eder; çocuklarını filan hastaneye götürür gerekirse. Ve taze kızlara, yeni gelinlere rastladıkça vaktiyle kendisine sorulan soruları tekrarlar durur.
Sayfa 108Kitabı okudu
··
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.