"İmparatorluk içerden ve dışardan sürekli sıkıştırılıyordu. Topraklardan boyuna veriliyor, kıpırdamalar bitmiyordu. Yöneticiler güç durumdaydı. Avrupa'da bulunan toprakların Balkan Savaşlarında sırayla gitmesi, Osmanlı aydınlarını düşündürüyordu. Her toprak kaybında ivedi olarak nedenler üzerinde duruluyor; bunun Batı uygarlığını yakalayamamaktan ileri geldiği kanısına varılarak, her seferinde öncelikle eğitime el atılıyordu. Son kez de öyle olmuştu. Eğitim için yazılıp çizilmiş, yöneticiler uyarılmıştı. İlköğretimin yeniden yapılanması, orta öğretim ve meslek okullarının çoğaltılması nedeniyle öğretmen yetiştirme gene gündeme gelmişti. Meşrutiyet önlemleri içinde eğitim ve öğretmen yetiştirme başta geliyordu. Ne var ki bir şey gene unutuluyordu. Yapılan yenilikler, devlete temel taşı olacak köylüyü canlandırmaktan, onları uyandırmaktan uzaktı. Eğitim denince taşra değil, İstanbul ölçü oluyor, yalnızca bir kesimin gereksinmeleri düşünülüyordu."