Gönderi

460 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
"Ne çok acı var." Savaşı bitse açlığı, açlığı bitse afeti, afeti bitse felaketi başlıyor. Ne kadar zehir ediyoruz hayatı, doğayı olduğuna olacağına pişman biz insanoğlu. Içim burkularak okudum, felaketinin büyüklüğü bir yana insanların cahilliği, ıdeoloji körlüğü, inadı, çaresizliği ve ihmali beni parçaladı. Yaşanılan bu felaketin halka anlatilmamasi, bu kadar insanın hayatının acılar içinde yok olup gitmesi... Ruslar ne kadar da bize benziyor böyle dedim, aynı biz: Bize bir şey olmaz'cılık, yönetimin olayları gizlemesi, her şey tamamlanmış bitmiş gibi düşman aranması ama bu düşmanın hep "dışarda" olması, ihmal... Tüm bunlar felaketin milyon kat büyümesine neden olmuş. Şimdiye kadar hep Çernobil nasıl oldu bunu anlattılar ama bu kitap sonrasını anlatıyor, sonrasında yaşananları. Insanların nasıl da kandırıldığını, nasıl da radyasyonlu bölgeye çalışmaya a pardon kahramanlığa gönderildiğini, bu felaketin nasıl da birileri için er şeye rağmen kurtuluş olduğunu, sovyetlerin zihniyetini ve dağılışını, bu felaketi yaşayan her türlü insanın- çocuk, asker, yetkili, temizlikçi, iç savaştan kaçıp geleni- kendi ağzından bizzat yaşadıklarını anlatması ile öğreniyoruz. Roman değil, röportaj- anı derlemesi şeklinde, kesinlikle kurgu olmasını isteyeceğiniz ama asla kurgu olmayan, üst perdeden gerçeklerin anlatıldığı bir eser olmuş. Beni en çok her şeye rağmen gerçekleri halka anlatmaya çalışan, parti üyelik kartlarını seve seve masaya koyan, her şeyi göze alan bilim insanlarının anlattıkları etkiledi. Sonra yüksek radyasyonlu bölgede üretilen ürünlerin, evdeki eşyaların talan edilip tüm rusyaya yayılması en sonunda olayın turizme dönüşmesi, nasıl ya dedirtiyor... Ah insanoğlu sen nasıl bir şeysin, çözemedim seni. Gelelim bize. Ülkemizde de "barışçıl nükleer enerji"nin ısrarla kullanılmak istenmesi beni korkutuyor, sonuçta çernobil felaketinden sonra çaylarda kanserojen maddenin yüksek olduğu ve uzak durmamız gerektiği söylenmiş ancak çok yetkili kişilerimiz ekranlar önünde çay içmemiş miydi çayı temizlemek satışlarını devam ettirmek için? Işte nükleer felaketle mücadele diye buna denir! Bu kadar kolay işte. Siz bir de karadenizlilere bakın bakalım, ülkede en çok kanser görülen bölge mi değil mi ve neden? Sovyetlerin nükleer santralleri de asla bir felaket yasatmazdi sonuçta, hepsi böyle olduğuna inanmamış mıydı? Sonuç... Tüm bunlara rağmen insanoğlu kelimesi her şeyi anlatıyor işte, insanoğlu bu.
Çernobil Duası
Çernobil DuasıSvetlana Aleksiyeviç · Kafka Kitap · 20171,093 okunma
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.