Tolstoy’un Altın Çağı” olarak adlandırılan bu dönemde Tolstoy, Anna Karenina’yı da yazmıştı. Savaş ve Barış gibi bir gerçekçi, tarihî bir romanın edebî ve sanatsal açıdan büyük bir yankı uyandırmasının ardından Anna Karenina, Tolstoy’u yazarlıkta ve sanatçılıkta zirveye yerleştiren roman olmasıyla ayrı bir değere sahiptir. Savaş ve Barış, yaşanmış tarihsel olaylara dayanması, yenilikçi kurgusu, gerçekçi karakter ve durum tasvirleriyle ön plana çıkıyorken Anna Karenina, toplumsal ve insan psikolojisi açısından gerçekçiliğiyle okuyucuyu kendi dünyasına çekmektedir. Tolstoy’un bunu yapmadaki başarısı, insanları ve özellikle de kadınları çok iyi tanıyor oluşundan gelmektedir. Bunda Tolstoy’un eşi Sophie Behrs’in de etkisi büyüktür. Sophie Bers, Tolstoy’un tüm eserlerini titizlikle incelemişti ve Tolstoy için eşsiz bir editör olmuştu.