Gönderi

150 syf.
·
Puan vermedi
Yıllar evveldi. Oturduğumuz semtte bir mülteciyle tanışmıştım. Gecekondunun bahçesinde oturmuş sepet örüyordu. Sıcacık merhabamla birlikte başlayan sohbet benim hiç de tahmin edemeyeceğim derece ilerlemişti. Adı Muhammet'ti genç adamın. Kaveh gibi sürmeli gözleri vardı. Suriye'den gelmiş bu topraklara. Ülkesinde bir şirkette iyi konumda olan bir müdürmüş. Hüzünlüydü gözleri, ama sımsıcak gülümsüyordu gözbebekleri, aynı Kaveh gibi. Kırgındı, yârini ve çocuğunu sınırın gerisinde bırakmıştı, "politik" sebeplerden dolayı. Tina ve Kaveh'in de kaderi gibi Yurtsuzluk zor demişti, dilsizlik en fenası, hele ki sevdiğinden, çocuğundan ayrı kalmak, sözün bittiği yer... Merak ettiniz değil mi, Kaveh'i ve Tina'yı. Anlatayım. Tina Gürcü kızıdır. Doğduğu yıllar Sovyet Rusya'nın dağılışına denk gelmektedir. Eski sistemden kurtulmak isteyenlerin bile yeni sisteme ayak uydurmakta zorlandığı yıllar. İşte o yıllarda hayata tutunur Tina. Stalin döneminin politik çalkantılarından nasibini almış bir ailede büyür. Onların anlattığı dramlar kuşatır hayatını. Gürcülerin "sert bakışlarını" bu yaşanmışlıklara yorar çoğu zaman. Ve bir gün Kaveh adında, İranlı bir şairle yolları kesişir. Gürcistan'da kaçak yaşamaktadır. Yakalandığı takdirde ülkesinde idam sehpası Kaveh'i beklemektedir. Eee, aşk, sevda "sınır" tanımıyor elbette. Türkiye topraklarını kurtuluş olarak görürler. Tina, deda ve bebia'sının tüm itirazlarına rağmen kalbinin sesini dinler ve Kaveh'le birlikte yeni bir başlangıca yelken açar. Sınır'da Tina'nın Kaveh'e "son bakışı" Kaveh'i ele verir, Tina sınırı geçer, fakat Kaveh'i sınır polisleri alır, bilinmezliğe doğru... Ve Tina'yı bekleyen zor günler. Artık yurtsuzdur o da Muhammet gibi, dilsizdir, öksüzdür. Her türlü aşağılanmaya, ötekileştirmeye karşı çaresiz... Ülkesinde balerin olan, en büyük hayali Moskova devlet balesinde dansçı ve yönetmen olmak iken, başka bir ülkede "herhangi biri". Son Bakış, dramatik bir şekilde çatıdan düşen Tina'nın kanlar içinde yatarken bedeni, son yolculuğunda, geçmişine, bugününe dair "yakarışını" anlatan müthiş bir roman. Peşi peşine okuduğum distopya tarzı kitaplardan sonra, keyifle okuyacağım kitapların en sonuna saklamıştım Son Bakış'ı. Diğer okuduğum 3 kitabının ardından Zileli'nin dupduru diliyle sular seller misali aktı gitti gene, adı gibi "IRMAK" misali❤ Ve o derece etkilendim ki, Zülfü Livaneli'nin Serenad kitabından sonra nasıl dinlediysem Schubert'in Serenad'ını gecenin bir vakti, bu kez bir solukta okuduğum kitabın finalinde, şafak sökerken taktım kulaklığımı, Livaneli'nin "Yıkılsın Duvarlar" adlı ezgisini defalarca dinledim, Tina'nın son yolculuğunda dedasına serzenişini hatırlayarak: "Politika iyi değil der (İlona: babaannesi), mutsuzluktan başka bir şey getirmez, politika ayırır, böler, parçalar insanı. Sevenleri, aileleri, anneler ile çocuklarını. Bizi politika mı ayırdı deda? Yoksa benim aptallığım mı?"
Son Bakış
Son BakışIrmak Zileli · Everest Yayınları · 2019369 okunma
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.