Merak, bazen yalnızca zaman kaybıdır.Merhaba. Sürekli alışveriş yaptığım sitelerde ve takip ettiğim kitap sayfalarında sıkça karşıma çıkan, aldığı övgülerle ise daha çok merak etmemi sağlayıp beklentimi yükselten bu kitap bana şunu öğretti: Merak, bazen yalnızca zaman kaybıdır.
Kitap hakkında söyleyeceğim çok fazla şey var fakat onun öncesinde yazarına birkaç şey söylemek istiyorum. Her zaman bir kitabı okumadan önce yazarı araştırdığım gibi bu kitapta da aynısını yaptım. Kitabımızın yazarı Sena Nur Işık oldukça yüksek takipçili bir kitap bloggerı. Kendi Instagram ve Youtube sayfasında kitaplar incelemekte. Üzülerek şunu söylemeliyim ki keşke yalnızca kitap inceleyen bir okur olarak kalıp kitap yazma işine hiç girmeseymiş. Çünkü bir insanın çok fazla kitap okuyup eleştiri yapabilmesi iyi bir kitap yazacak anlamına gelmiyor. Tıpkı bir yemeği yiyip o yemeğin tadı tuzu hakkında yorum yapan herkesin o yemeği en güzel şekilde yapabileceği anlamına gelmediği gibi.
Kitaba gelirsek karakterlerimiz Asel Carter ve Ener Demir’e bakarak ilk olarak şunu sormak isterim: Neden bu tarz çarpıcı olayları Fatmalar, Rabialar, Rukiyeler yaşamaz? Neden başrol erkek Ahmet, Hasan, Erhan gibi daha içimizden isimler olmaz? Neden çok acayip anlamlı ve “havalı” isimlerin başına gelir bütün olaylar? Sanırım ileri görüşlülüğü sayesinde çocuklarına milenyum ismi veren ebeveynleri sayesinde! He ayrıca bu kızın soyadı neden yabancı? Babası da Türk oysaki…
Kitap en yakın arkadaşı ve sevgisi tarafından ihanete uğrayan kızımız Asel’i anlatıyor. Fakat ne ihanet ne de yaşanılanlar doğru düzgün anlatılmış. Yazar daha çok gizem olması ve okuyucuyu meraklandırması için flashbackler yazmış. Fakat IQ’nuz 35’in üzerinde ise ilk yüz sayfada çözüyorsunuz olayı. Ve bir de kitapta ana karakter Asel çok güçlü bir kız olarak yansıtılmaya çalışılmış fakat buna okuyucu karar vermiyor. Karakterin davranışlarıyla, düşünceleriyle “Bak ne kadar da güçlü bir kız.” demiyoruz. Çünkü Asel’in çevresindeki karakterler her seferinde “sen şöyle güçlüsün, böyle harikasın” diyerek gözümüze sokuyor zaten. Üstelik sınıf arkadaşından mahalle muhtarına kadar herkesin Asel’e âşık olup hayranlık duyması cidden fazla klişe ve sıkıcıydı. Ayrıca Asel’in yaşadığı acıyı anlatmak için o kadar fazla süslü sözcük o kadar fazla dolambaçlı betimlemeler kullanılmış ki cidden içim şişti okurken. Zira yazarın kendisi de son sayfadaki teşekkür yazısında günlük hayatında daha neşeli ve mutlu bir insan olduğu için Asel karakterinin acı çeken ruh halini yazarken oldukça zorlandığını itiraf etmiş. Bu yüzden çok fazla sıkıcı betimlemelerin yanı sıra kitap daha dolu gözüksün dolambaçlı cümleler vardı. Yazar tüm tuşlara basıp oyunu geçmeye çalışmış…
Kitabı okuyan diğer okurların yorumlarına baktığımda kendimi çok problemli hissettim. Çünkü insanlar kitabın çok akıcı olduğundan bahsetmiş. Oysaki ben okurken kelimenin tam anlamıyla ıstırap çektim. Çünkü sürekli aynı yerde dönüp dolaşan hikâye, gereksiz uzun diyaloglar, diyalogların Amerikan dublajı gibi durması… Olmayan, yerine oturmayan, sakil duran bir şeyler vardı. Ciddi anlamda bazı bölümleri beşer onar sayfa atlayarak okudum yine de bir eksiklik hissetmedim.
Kitap tam olarak bir Wattpad hikayesi ile Türk dizisinin harmanlanması gibi. Acayip lüks hayatlar, zengin aileler, herkesin altında olan spor arabalar, ipi kuşağına denk olduğu için tek derdi aşk olan insanlar. Tam bir Adını Feriha Koydum ambiyansı. Gerçi o bile kitaptan daha mantıklıydı. Zira fizik ve matematiğe olan aşkıyla tam bir sayısal canavarı olan kızımız ne hikmetse üniversitede edebiyat okuyor. Bu tercih listesinden ÖSYM’nin haberi oldu mu peki? Karakterlerimizin AVM’ye gider gibi her hafta iki katlı lüks bir evde partiye gitmesini de unutmamak gerek. Arkadaşlar Türk siyasetinde bile bu kadar çok parti yokken bu parti aşkı neden? Kaç tane üniversiteli hayatında kaç kere lüks villada yapılan ev partisine gitmiştir Allah aşkına! Zaten ne oluyorsa bu parti yapılan evlerin müzik sesinin daha az geldiği üst katlarında oluyor. Ya sırlar açığa çıkıyor ya da başroller karşılaşıyor…
Her ne kadar önyargılı olmamalıyım, Wattpad hikayesi de olsa şans vermeliyim demişsem de yanıldığımı anladım. Çünkü bazen bazı şeylerde önyargı oldukça gerekliymiş. Bence bu hikâye Wattpad ’de kalmalıydı. Kitap olarak basılıp ağaç katliamına asla gerek yoktu.