Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
·
23 saatte okudu
"Bence hepimiz, ruhumuzun derinliklerinde, geriye bakmamız engelleyen pişmanlıklar taşıyoruz." . Lise Meitner ve Otto Hahn. Hayatını işine adamış insanların başka duygu ve mekanlarda işi olmuyor. Bunu bu kitapla bir kez daha görüyoruz. Peki, bu "iş aşkı" nereye kadar gidebilir? Var olduğunu düşündüğümüz kaç duygunun önünde durabilir? Dostluğu,aşkı, çocuğu, aileyi silebilir mi? Soğuk bir gece. Bir otel odası. Sadece diyaloglarla ilerlediğimiz bu yolda karşılıklı suçlama ve anlatılarla o kadar bıçak sırtı bir yolculuk yapıyoruz ki ha düştüm ha düşüyorum. Çünkü bu hesaplaşmanın içinden başka türlü nasıl çıkılır, bilemiyorum. 1938. Nazi Almanya'sındayız, yine. Lise, Yahudi değilim diyerek din değişse bile savaş patlak verdiği sırada onu bu kimliği kaçmaya zorluyor ve birlikte otuz senedir çalıştıkları, tüm dünyayı değiştirecek o buluşu tek dostu olan Otto'ya bırakıyor. Senelerdir birlikte çalışıp bütün ömürlerini bu deneye vermiş iki bilim insanı. Dost onlar. Zaten Lise kaçsa bile Otto ile mektuplaşmaları sürüyor ve Lise,kaçtığı yerde beş kuruşsuz bir Yahudi olarak dahi buluşu için bütün gerekli araştırmaları sürdürüyor. Otto 'ya istediği her şeyi veriyor. 1946. Otto Hahn, Nobel Ödülü için saatler sayıyor. Tek başına alacağı ödülün gururu içinde. Birkaç saat içinde yaşanan her şeyi bir solukta okuyoruz işte. Lise'nin sessiz ve sakince ödüle saatler kala gelip "klişe bir hesaplaşma, kesin aşk çıkacak bunun altından da" dediğimiz noktada devleşmesine ve zamanın yuttuklarına şahit oluyoruz. . Cyril Gély, senarist olduğu için mi bu kadar güzel ve akıcı diyaloglar yazabildi yoksa yazar olmak bir kader mi inanın seçim yapamadım. Bir de; sadece üç beş satır arasına serpiştirilmiş bir yok oluş hikâyesi kaçmadı gözümden ; Edith. Otto'nun eşi, Lise'in biricik arkadaşı. Bütün bu kimya deneyleri, fizik araştırmaları arasında sanatıyla ve yalnızlığıyla hep beklemiş, o altın ânı bulamamış bir kadın ne kadar yok sayılmış ise (metinde dahi) o kadar parlıyordu satırlar arasında. Fazlaydı ve gerçekti. Birkaç saat içinde, soluksuz okudum. İtiraf edeyim; son sayfaya kadar vuruculuğun bu denli olacağını hissetmedim. Hep bir klişe bekledim ama olmadı. Baştan sona bir gerçeklikti.
Ödül
ÖdülCyril Gely · Timaş Yayınları · 2020357 okunma
·
424 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.