Gönderi

Mehmet Kaplan, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın öğrencisidir. Tanpınar Fransa’dan İstanbul’a geldiğinde M. Kaplan’ın evinde kalır. Kaplan’ın eşi (Behice Hanım’dı galiba) çok titiz bir hanım. Tanpınar çok sigara içiyor. Evin en uzak ama en güzel odasını Tanpınar ‘a veriyorlar. Üç gün de kalsa oda badanalanıyor. Yine bir kalıştan sonra hava muhalefeti nedeniyle Tanpınar Paris’ e gidemeyip eve dönüyor. Boyacıları görünce şaşırıyor. Boyacı “Burada kalan kişi çok sigara içiyormuş, ev sahibi rahatsız.” der. Tanpınar sessizce çekip gider. Bir daha gelmez. Kaplan Bey, nedenini Tanpınar öldükten sonra kendisine yazılmış bir mektupla öğrenir. Çok üzülür.  Sigarayı bırakma aczi, çaresizliği konusunda Ahmet Hamdi Tanpınar gibisi yoktur. Son yıllarında, amfizeme teslim olmuş ciğerleri dolayısıyla hem günlüğü, hem mektupları tıka basa sancıyla dolmuştur. En kanatıcı satırlarını Hasan Ali Yücel‘e yazdığı bir mektubunda buluyoruz: “Aliciğim, cigarasız yaşamak güç. Şu anda belki iki milyonuncu defadır cigarayı terk ediyorum. Vakıa tam 23 gün oldu içmeyeli ama her dakika yeniden karar alarak (…) Hastanede hep karşımdaki denizi, adaları seyrederken bütün manzarayı büyük ve marifetli bir tiryakinin eseri gibi tahayyül ederdim; bulutla güneşin kendisi, mavi gökyüzü hepsi bana gümüş savatlı bir tabaka, yasemin çubuk ve tabaka tabaka dumanı yığılan bir cigara gibi gelirdi. Fakat bu kadar çok sevdiğimiz ve muhtaç olduğumuz şeyi neden bu kadar kötü kullandık? Gerçeği şu ki, son zamanlarda, cigaranın zevkini alamıyordum artık (…) Halbuki günde 10-12 cigara ile mesut olma ihtimali daima vardı. Keratanın yokluğu da güzel. Ali, tadı dudaklarımı ve dilimi ısırıyor. Kokusu burnumu, yüzümü, gözlerimin içini ısırıyor. Hiçbir Hint veya Japon (…) hatırımda bu kadar canlı yaşamaz. Hiçbir zaman ve hiçbir şeyde kendimi bu kadar dul, bu kadar eşinden ayrılmış hissetmedim. Sanki iki koşulu bir arabayı tek başına çeken bir atım. Her hareketim kendiliğinden çolpa oluyor..” (ENİS BATUR
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.