Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 günde okudu
Bazı kitaplar vardır okuyup bitirdikten sonra o kitabı çok beğenirsiniz ama o kitaplar da sizi etkisi altına o kadar kuvvetli alır ki sizin başka bir kitabı beğenmenizi adeta engeller, her yeni bir kitabın konusuna bakınca, sayfalarını açıp kokusunu içinize çekince ve kitaba başladığınızda size sürekli kendini hatırlatır ve bunlarla beraber de okuduğunuz kitabı bitirince daha çok aklınıza girer ve “hadi kabul et, benim kadar güzel değildi” der, işte bu dediklerime örnek verebileceğim ve okura doyumsuz bir kitap 1Q84. Eminim ki bundan sonra okuyacağım ve okuduğum tüm kitaplarda 1Q84 kendisini bana hatırlatacak ve bana verdiği zevki, tarifinin yapılmasının zor olduğu o güzel duyguları hissettirecek. 1Q84 bana göre kesinlikle son yüzyılın kitapları arasında yer edinmesi gereken bir kitap diyebilirim ve son yılların tartışmasız en büyük edebiyat olayı 1Q84’tür ve bana göre tartışmasız bir şekilde Murakami de yaşadığımız yüzyılın en büyük yazarlarından biridir, özellikle de son 2 senedir Nobel’i kazanmasını bekliyorum ve bir türlü beklentim gerçeğe de dönüşemedi. Bu yıl kazanır mı ya da bu yıl içinde bir acil çıkıştan çıkıp başka bir yılda, başka bir diyarda Murakami kazanabilir mi daha çok merak ediyorum. Kitap kimine göre 1Q84 yılında geçiyor kimine göre Kediler Şehri’nde geçiyor ama aslında o kimileri Kediler Şehri’nin 1Q84 yılına ait bir şehir olduğunu bilmiyor, kitap anlaşılacağı üzere ismini Kara Dörtleme’nin bana göre en güzel kitabı dediğim George Orwell’ın 1984 isimli kitabından alıyor, alıyor almasına ama 1984’e de sadece ilk başlarda kısa kısa göndermeler yapıyor yani birçok arkadaşın tahmin yürüttüğü üzere aralarında sağlam bir bağ yok. Roman içinde 1256 sayfa boyunca bir romanda olması gereken ve bulmak isteyeceğiniz her şeyi bulabiliyorsunuz, romantizm, aksiyon (abartılı bir aksiyon değil), din ve mezhepçilik, gizem, bilim kurgu, cinsellik ve fantastik öğeler. Fantastik öğeler ama nasıl desem böyle büyü, süper güçleri olan insanlar tarzında bir fantastik öğeler değil, masal ve gerçeğin harmanlanıp önümüze sunulması gibi, bir taraftan diyorsunuz ki bu gerçek olamaz, roman olsa bile bu nasıl bir saçmalıktır demek istiyorsunuz ama bir yandan da bu öğeleri aslında tartışmasız olarak kabul ediyorsunuz; çünkü dediğim gibi masalsı öğeler ve gerçekler o kadar güzel harmanlanıp aslında sırıtmadan önümüze konuyor ki bize sadece okumak düşüyor ve yazılanlara inanmak kalıyor ama dediğim gibi de bunları sorgulamamızı aslında Murakami de istiyor. Kitap genel olarak 2 karakter üzerinden gidiyor, kitap başlarında bazı şeyleri genel olarak yüzeysel bir şekilde tahmin yürütebilirken esas konuları hiçbir şekilde Murakami tahmin etmemizi istemiyor, bize birçok soru işareti verirken birçok da cevaplar veriyor, kitabın çoğu yeri aslında gündelik olaylarla dolu ama ne okurken “e hani konu nerede” diyorsunuz ne de bu bölümleri okuma kısmında en ufak bir sıkıntınız oluyor, hem yazım hem de başarılı çeviri sayesinde kitabın her bir kısmı çok güzel gerçekten, he bu arada kitabın en başında taksi şoförümüzün dediği gibi “her şey göründüğü gibi değildir” demek istiyorum, onun için belki de bu gündelik olaylar diye okuduğumuz sayfaların arasında, arkasında gizlenmiş çok önemli unsurlar da olabilir. Bazı bölümlerde bir tahsildar görevlisi görevini yerine getirmek, tahsilatını yapabilmek için geldiği dairenin kapısını ısrarla yumruklayarak çalarken ve o esnada cümleler kurarken, içeride saklandığını ve kapıyı açmayı düşünmeyen kimseye baskı kurmak istiyor ve o kişiyi psikolojik olarak germeye çalışıyor ve işte burada Murakami’nin yazarlığının büyüklüğü tekrardan ortaya çıkıyor, bu kadar basit bir sahnede bu kadar basit bir olayda okuru bu derece gerebilmek, psikolojisini bu derece yerinden oynatabilmek gerçekten de kolay olmasa gerek. O kapıdaki tahsildarın kurduğu cümleler, kapıyı yumruklaması filan o kadar başarılı bir şekilde anlatılmış ki sadece bu kısımlar için bile okunabilir; ama bu bölümlerde Murakami’nin başarısı kadar çevirmen Hüseyin Can Erkin’in de başarısını kenara atmamak lazım yani genel olarak Erkin o kadar güzel bir çeviri yapmış ki kitabın başarısını hak ettiği ölçüde tutmuş, düşünsenize kitabın çevirmeni bir profesör. Murakami’nin diğer kitabında da olduğu gibi bu kitapta da karakterlerin bir yalnızlığı mevcut ve bu yalnızlıkları ile beraber yaşadıkları aşkı bize anlatış şekilleri de çok güzel belki bu aşk içinde aşka uymayan hareketleri de var diyebiliriz ama kitap içinde inanın bunlar göze çarpsa da 1Q84 yılı içinde çok fazla önemsenmiyor. Romanın kalınlığı ilk başta size kitabın içinde çok fazla karakter var gibi bir hava verebilir ama dediğim gibi içindeki karakterler yalnızlar ve kitap içinde de çok fazla bir karakter yok, genel olarak 2 karakterimiz var ve bu karakterlere bağlı yaklaşık olarak 10 karakterimiz var, bu 10 karakter içinde de konu içinde ön plana sıyrılan az sayıda başka karakterlerimiz var ve Murakami bu kişileri bize en ince ayrıntısına kadar tanıtıyor, uzun uzun betimlemeleri bizlere anlatırken ne okuru sıkıyor ne de konudan bizleri uzaklaştırıyor, o tanımlamalar o betimleler bölüm aralarına sayfa içlerine o kadar güzel serpiştirilmiş ki şurada sorun var demek imkansız. Tek kusur diyebileceğim ise karakterlerin düşüncelerini okurken biraz fazla kısa kısa tekrarlara giriyor gibi ama aslında kitabın ana temasını Murakami beyinlerimize işlemek istediği için bu yola başvurduğunu düşünüyorum ve aslında bu kusur dediğim de okuru sıkmıyor aksine kitabın gelecek bölümlerine devam etme isteğimizden daha çok biraz rahatsızlık veriyor gibi. Sahilde Kafka kitabında Sakura karakteri gibi 1Q84’te de aşık olunası kadın karakterler vermiş bize Murakami ama bu sefer 1 değil 2 karakter vermiş. Aomame ve Fukaeri. Bu kişileri bizlere kusurları ile tanıtıp nasıl bu kadar güçlü ve onlara bağlanılası kadınlar oluşturabiliyor çok hoş gerçekten. Fukaeri mi desem yoksa Aomame desem hala bilemedim. Aomame için de güzel bir videoyu sizlere burada paylaşayım. youtube.com/watch?v=eF-SQGy... Sizce de Aomame çok güzel değil mi? Roman bize bol bol müzik dinlettiriyor ve zaten Murakami takipçileri Murakami ile müzik bağlantısını çok iyi bilirler, bu kitabında da Leoš Janáček – Sinfonietta bize en büyük hediyesi ve dinlemenizi tavsiye ederim. youtube.com/watch?v=gbncXDi... Doğan Kitap gerek baskı olarak, gerek çeviri olarak gerekse de editörlük kısmında çok başarılı bir iş çıkarmış ve her kitap okurunun bence kesinlikle okuması gereken bir kitap 1Q84. “Evet, evet” dedi altısı birden hep bir ağızdan.
1Q84 (Tek Cilt)
1Q84 (Tek Cilt)Haruki Murakami · Doğan Kitap · 20163,420 okunma
··
9,8bin görüntüleme
Buket Aktaş okurunun profil resmi
yorumunu çok beğendim emeğine sağlık
aslı okurunun profil resmi
Bu kitap beni Murakami ile tanıştıran kitap. 3-4 yıl önceydi, kitapçıya, kütüphaneye ne zaman gitsem kitabı elime alıp biraz inceleyip yerine bırakıyordum. Tek cilt hâlinde basılmış cüssesine bakınca daha önce hiç okumadığımdan bir türlü almaya cesaret edememiştim. Sadece Japonlar'ı çok sevdiğimden kitapla ilgileniyordum. Sonra bir gün rüyamda Murakami'yi gördüm. Bana, ''Neden benim kitaplarımı okumuyorsun?'' dedi. Kitabınız çok pahalı, dedim. Bana bunun nedenlerini anlattı. Kitabı neden, nasıl yazdığını anlattı falan, sohbet ettik.:) Sabah ilk işim kitabı almak olmuştu. Kitapla tanışmam da kitap gibi fantastik oldu. İncelemeniz için teşekkürler, kaleminize sağlık Uğur Hocam.
2 önceki yanıtı göster
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, aslında Murakami'nin bu kitabını ben de rüyamda görüp almıştım yani rüyamda bu kitabı okuyordum ama 1 haftadır filan da Murakami araştırması yapmış olduğum için bayağı bir bilinçaltıma girmişti demek. Sonra sabah Babil.com'da da indirimi görünce hemen satın almıştım, öncelikle de Sahilde Kafka'yı okumuştum, 1Q84'ü yaklaşık 7 ay kadar bekletmiştim.
1 sonraki yanıtı göster
Metin T. okurunun profil resmi
Sahilde Kafka'dan sonra, fantastik öğeleri gayet inandırıcı bulduğum halde, Murakami'ye bir zaman ara vermek niyetindeydim aslında. Bu güzel, iştah açıcı yorumdan sonra bu kitabı okumaktan başka çare kalmadı galiba :) Alalım listeye. Ömrünüze bereket Uğur Bey
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, cümlemize. Sahilde Kafka'yı beğendiyseniz 1Q84'ü kesin beğenirsiniz.
Yadigar Soydan okurunun profil resmi
Bu yorumdan sonra okumuştum ve çok beğendim. Okuduğum ilk kitabı, ama son olmayacak kesinlikle. :)
1 önceki yanıtı göster
mithrandir21 okurunun profil resmi
Birçok romanını okudum ve rahatlıkla 1Q84 en iyi romanı diyebilirim. Nesli, Murakami'nin bir özelliği bu maalesef.
1 sonraki yanıtı göster
Didem okurunun profil resmi
Yazarin her yerde cok fazla ismini duymakla birlikte bir noktadan sonra okumayi reddetmeme neden olmustu (populer kulturu reddetme takintisi). Biraz arastirdigimda tam olarak benlik bir kitap olup olmadigina da karar veremedim. Kitap yarida birakma adetim de olmadigindan bu uzun kitap bana iskenceye donusur mu acaba diye de dusundum. Bir eser hakkinda bu kadar kafa yorunca haliyle tadi da kacti ve okuma fikrini rafa kaldirdim. Ama bu etkileyici yorumunuzu okuduktan sonra dusunmeyi birakip ilk iş kitabi alip baslayacagim sanirim.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, dediğiniz doğru ama bazı yazarlar da popülerliği hak ediyorlar ve popüler olması kadar normal bir şey de olmuyor, Murakami de onlardan biri, yalnız ilk kez okuyacaksanız eğer kısa kitapları ile başlamanız bence daha iyi olur.
Yağmur okurunun profil resmi
İnceleme gördüğümde Başlangıç'ın sanıp heyecanlanıyorum lütfen ama artık :<
mithrandir21 okurunun profil resmi
Yanlış alarm, Başlangıç'ı sanırım Pazar gününden önce bitiremem, benim incelememe daha çok var yani.
7 sonraki yanıtı göster
Bora Demir okurunun profil resmi
Yorumlardan dolayı beklentim yüksekti sanırım bu romandan. Fakat roman beklentilerimi karşılayamayacak derecede sığ ve vasattı bana göre. İyi bir edebi romanı, basit bir seks romanından ayırması gereken o ince çizginin çok uzağındaydı...
mithrandir21 okurunun profil resmi
Tabii her romanın güzelliği veya kötülüğü herkese aynı şekilde işleyecek gibi bir durum yok ama seks romanı denecek bir roman da değil. Evet cinsellik var kitabın içinde ama seks romanı sınıfına da çok uzak. Körlük romanına da ilginç yorum yapmışsınız. İlginç diyorum çünkü Körlük romanı sizin yazdığınız roman değil. Beğenmemek ayrı bir şey ve en doğal hakkınız ama edebi başarıları olan kitapları kötülemek ilginç, en azından benim için.
2 sonraki yanıtı göster
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.