Gönderi

Allahü teâlâ, bir gün Musa aleyhisselâma şöyle buyurdu: - Ya Musa! Sana acaibattan bir sır bildireyim mi? Musa Kelimullah; - Göster ya Rabbi! diye iltica etti. Allahü teala tarafından;  - Ya Musa! Git filân yerdeki çeşmenin başına, kimse görmeyecek şekilde bir yere gizlen ve bekle! emri geldi.  Musa aleyhisselâm gitti, tarif edilen çeşmeyi buldu ve beklemeye başladı... Altın keseli bir atlı... Biraz sonra atlı bir adam geldi, atından indi, kendisi su içtikten sonra atını da suladı ve zarurî ihtiyaçlarını görerek çekip gitti. Fakat bu adam giderken para kesesini çeşmenin başında unuttu.  Çok geçmeden oraya bir çocuk geldi. O da su içti ve yolcunun unuttuğu altın kesesi bağlı olan kemeri alıp gitti...  Aradan çok zaman geçmeden bu sefer bir âmâ geldi. Abdest aldı ve bir kenara çekilip ibadete başladı. Hazreti Musa gizlendiği yerden manzarayı buraya kadar takip etti.  Biraz sonra altın keseli kemeri unutan atlı adam geri geldi. Kemerini çıkarıp bıraktığı yere baktı ki, orada yok. Doğru âmânın yanına vardı ve ona kemerini unuttuğunu, bulduysa vermesini söyledi. Âmâ;  - Görüyorsun ki, iki gözüm de görmüyor. Hem ben keseyi almış olsam yanımda olması lâzım. Bende böyle bir şey olmadığına göre almış olmam imkânsız, diyerek adamı iknaya çalıştı ise de, adam bir türlü inanmadı ve;  - Bu altını sen aldın, vermiyorsun, diyerek âmâyı vurup öldürdü. Adam keseyi bulamamıştı ama, âmâyı da öldürmüştü.  Cenab-ı Hakka iltica etti Hazreti Musa, sırrına vakıf olamadığı bu hâdisenin mahiyetini öğrenmek için Cenab-ı Hakka ilticada bulundu. Allahü teâlâ meseleyi şöyle izah buyurdu:  - Ey Kelimim Musa! Kemeri alan çocuğun babası daha evvel o atlı ağanın hizmetinde çalıştı ve ağa da onun hakkını vermemişti. Hakkını bu şekilde almış oldu. Âmâ ise, daha evvel o ağanın babasını öldürmüştü. Sonra gözleri kör olduğu için onu tanıyan çıkmadı ve unutulup gitmiş idi. Ama ben unutmadım ve âmânın ölümünü o adam vasıtasıyla yaparak kısası yerine getirmiş oldum.  Bu hâdise karşısında Musa aleyhisselâm secde-i Rahman’a kapandı ve Allahü tealaya şükürler etti.
·
198 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Serhat okurunun profil resmi
SübhanALLAH. Elbette ALLAH teala hikmetsiz iş yapmaz.
Züleyha Sahra / okurunun profil resmi
Âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Dînin direkleridir. Onların kalplerinde Allahü teâlânın kelâmı Kur’ân-ı kerîm, O’nun mübârek isimleri ve ilmi vardır. Onların bereketli nefeslerini koklayıp, Cennet kokularına kavuşasın.  “Âlimlerin etleri zehirlidir!”  Âlimlere hürmet husûsunda âyet-i kerîmeler vardır. Bu hususta hadîs-i şerîfler de çoktur. Dolayısıyla âlimlere hürmet mutlaka lâzımdır. Âlimleri kim zemmedip kötülerse, onların etlerini yemiş gibi olur. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem; “Âlimlerin etleri zehirlidir. Kim koklarsa hastalanır. Kim yerse ölür!” buyurdu.  Sonra müsâfeha edip vedâlaştı. Bu vedâdan sonra artık sohbet etmedi. Vefâtına kadar talebesi İbrâhim Gülşenî hizmetinde bulundu. Kabri, Tebriz’de kendi adına Selçuk Hâtun tarafından yapılan dergâhdadır...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.