Gönderi

On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda mülk sahibi insanların , laissez-faire ( serbestlikci) bir hükümeti, yanı faaliyetlerini asgari düzeyde tutan bir hükümeti, yegledikleri sıklıkla öğretilir. Gerçekte ise onlar, devlete karşı değil, iş girişimleri üzerindeki devlet kısıtlamalarına karşıydılar. Sivil otoriteyi iktisadi işlerden uzaklaştırmayı hiç arzu etmediler, ama bu otoritenin mülkiyet çıkarları karşısında değil, o çıkarlar için çalışmasını sağlamayı arzu ettiler. Bunun anlamı, sıklıkla, yeni ve daha güçlü devlet oluşumlarına yönelmek zorunda kaldiklaridir.
Sayfa 267Kitabı okudu
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.