Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

183 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Metnin içeriği hakkında bilgi verebilir... Son ada okumaya başladığım ilk andan itibaren beni içine çeken bir roman oldu. Kitabın konusu kısaca: Sadece kırk ailenin yerleştiği kimsenin bilmediği bir adada başlıyor. Bu adada insanlar huzur ve eşitlik içinde yaşıyor. Buradaki yaşam hayatın bütün streslerinden uzak, politik ve siyasi çekişmelerin dışında bir yerdir. Daha sonra darbeci albayın buraya gelerek bir takım uygulamalarından sonra “Cennet Ada” yitirilir. Aslında kitabı ilk elinize aldığınızda bir ütopya kitabı okuyacağınızı düşünüyorsunuz ama öyle değil. Kitap bir ütopya sayılamaz. Yazarın vermek istediği mesajı örtülü bir şekilde vermiş sadece. Kitapta sözü edilen ada aslında bizim kendi vatanımız Türkiye’dir. Eskiden herkes Türkiye’de huzur içinde yaşıyor ama sonra işler değişiyor. (Yazarın burada pek haklılık payı yok. Çünkü millet olarak bizler kendimizi bildik bileli sürekli bir açmazın içindeyiz) Son Ada tamamen yazarın özlem duyduğu eski huzurlu Türkiye’dir. Herkes bu adada eşittir. Kimse mülkiyet hakkına sahip değildir. Adanın ormanlarındaki çam fıstıkları herkes tarafından ortak çalışmayla toplanır ve gelir eşit şekilde dağıtılır. (Tabi burada iki sorun var. Birincisi bu düşünce komünist düşünce yapısının bir hayalidir. Fakat bu hayal geldiği her yerde yine kan ve gözyaşı getirmiştir. Hiçbir yere bir huzur ve eşitlik getirdiğine şahit olan kimse yoktur. İkincisi ise eşitlik ve adalet kavramlarının tartışılmasıdır. Bir yerde eşitlik mi sağlanmalıdır yoksa adalet mi? Benim şahsi kanaatim eşitlik olan yerde zaten adaletsizlik vardır. Fakat bu ayrı bir tartışma konusu olduğu için çok fazla bu konudan söz etmeyeceğim.) Daha sonra bu adaya emekli olan darbeci bir albay gelir. ( Kenan Evren’in kast edildiği çok açıktır.) Bu darbeci albay adaya geldiği gibi bir sürü değişlik yapmaya başlar. İlk yapacağı şeylerden biri de martıları düşman ilan etmesidir. Martılar düşman ilan edildikten hemen sonra martılara karşı bir katliam yaşanır ve martılar da saldırıya geçerler. Bunun üzerine halk kendine gösterilen düşmana karşı açıkça tavır alır ve barış içindeki adada artık savaş başlar. ( Burada yazar gerçekten eşine az rastlanacak bir şekilde alegorik bir anlatıma başvurmuştur. Daha önce bu şekilde başarı sağlayan iki öykü okumuştum: “Martı ve Küçük Karabalık.” ) Sonrasında martılar ile baş edilmeyeceği anlaşılınca martılara karşı adaya tilkiler getirilir. (1980 öncesi gibi ilk olarak bir düşünce taraftarları düşman seçilir. Ardından düşmana karşı ayrı bir düşman ortaya sürülür. Bu iki düşman birbirini yer.) Fakat ummadıkları bir şey olur ve tilkilerin martıları yemesiyle ortaya bu sefer yılanlar çıkmaya başlar. ( 1980 sonrasında aslında ülkede anarşi bitecekken kimsenin hesap bile etmeği şekilde, o andaki boşluktan yaralanarak en büyük terör örgütleri kuruldu.) Ada artık yaşanmaz bir hal almıştır. Yılanlardan, tilkilerden ve martılardan dolayı insanların için artık o ülke yaşanmaz hale gelmiştir. O ülkeyi de o hale getirenler hiçbir suçları yokmuş gibi ortada dolaşırlar. Adadaki halk ilk olarak kısık sesle bu olanlara karşı çıksa da sonradan herkes albaya uymuştur. Onun dediklerini yapmışlardır. Adada ismi geçen yazar ise adanın aydını olarak geçmektedir. Sürekli albaya muhalefet etmekte halkı uyarmaktadır. Kendini halka anlatamayan yazar, halkında bu tavrını bir türlü anlayamaz. İşin sonunda her cuntada olduğu gibi bu muhalifte önce kelepçelenir ve bir daha akıbeti hakkında kimse bir şey duymaz. ( Özellikle yazar üzerinden ülkedeki aydın kesimin hali anlatılmaya çalışılmış. Derin hayallerde bile “aydın kesim” kendini halka anlatamamış. Görüldüğü üzrede bunun sonucunda halk suçlanmış. Keşke yazar birazda bu aydın kesim “neden kendini hakla anlatamıyor” diye sorsaymış.) Neticede ada herkesin gözü önünde yok olur. Artık yaşanmaz. ( Ülke de böyle giderse yakında yanacak ve Türkiye artık yaşanmaz bir ülke olacaktır mesajı verilmiş.) Tabi bu kitap 1980 dönemi Türkiye’si için yazılmıştır. O günden bugüne değişen çok şey oldu. Örneğin millet kendine darbe yapmaya çalışanlara karşı bir darbe indirdi. Adadaki halk gibi korkup köşeye çekilmedi. Yazarın ayrıca verdiği mesajlarda katılmıyorum. Bu ülke ve bu ülkenin insanı muhtemelen gelecekte de çok büyük acılar yaşayacaktır. Fakat bu ülkeyi yakmaya Allah’ın izni ile kimse muvaffak olamayacaktır. Sonuç olarak kitaptaki siyasi düşünceler ve yazarımızın genel olarak siyasi düşünceleri tutarsız bulsam ve eleştirsem bile Edebiyat Dünyamız açısından ardında çok güzel bir eser bırakmıştır. Böyle başarılı, sade, anlaşılır ve akıcı bir romanla edebiyat dünyamıza katkıda bulunduğu için kendisine teşekkür ediyorum. Bu incelemeyi okuyan herkese de uyanık olarak kitabı okumasını tavsiye ediyorum. Son olarak bu darbeci albay yaptığı her şeyi demokrasi ve medeniyet adına yapmıştır. Bu aklıma ABD’nin Irak halkına demokrasi getirmesini aklıma getirdi. Sözlerimi Mehmet Akif’in dizleri ile bitiriyorum: Medeniyet denilen maskara mahluku görün Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün.
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,1bin okunma
··
157 görüntüleme
Aslıhan Alpaslan okurunun profil resmi
Tespitleriniz çok iyi, bunları anlatmanız bana tekrar kitabı düşündürdü. Bu açıdan baktığımda sanırım biraz uyuduğum dönemde okumuşum kitabı, şöyle bir elden geçirmem lazım demek ki
Sabriye Yabancı okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş teşekkürler. Okumayı düşündüğüm bir kitaptı bu isteğimi arttırdı incelemeniz.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.